Bilge Adam
bilge-adam@hotmail.com
Yazarın diğer köşe yazıları ...

Bütüteç:    

AKTİFSEL EFSANELER


Mail yağdı…
Aktiflerle ilgili eksik kalanları da yazın!
Peki, yazalım!

Yazalım da, geriye kalanlar çok da açıklanası şeyler değil maalesef. Zira her zaman, her hareketin, her tavrın illa çok net bir açıklaması olmayabilir. Hoşuma gidiyor ya da gitmiyor der kesip atarsınız bazen, yani ben öyle yapıyorum :) Bazı tavırlarımın net bir açıklaması yok, hatta bazı düşüncelerimin dünyada yeri yok, değil açıklansın! Yani genel olayların içinde algılayacak olursak bazen benim bile anlayamadığım şeyler var..

Mesela, neye göre aktif, kime göre pasif? Aktif pasif olayının aslında gay arkadaşlara özel bir durum olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki bizler niye kullanıyoruz? Kendi aramızda sınıflandırmaya girmiyor mu bu? Hayır efendim girmiyor! Kullanıyoruz çünkü zaman kaybını önlemek için bir şekilde kendimizi ifade etmemiz gerekiyor ve bunun içinde alt dallara ihtiyacımız var. Burada kesin olan tek bir şey var o da yaftaların genellemeye yapıştırılmaması gerektiği. Aktifler şunları şunları yapar bunları bunları yapmaz! Neymiş onlar demeden önce Aktif kime denir bir bakalım..

AKTİF : Genel tanımlarsak, ilişkinin baskın ve hakim karakteridir. Heteroseksüel ilişkilerde erkeği temsil eden özelliklerden dolayı erkek kimliğiyle özdeşleştirilmiştir. Koruyan, kollayan, çözüm bulandır. Sahip çıkan, güçlü olandır. Eniştedir, biraderdir, bacanaktır! Aktifler ile ilgili en büyük yanlışlardan biri bütün aktiflere butch gözüyle bakılmasıdır. Çoğunluk butch’lara aktif gözüyle bakabiliriz ama bütün aktifler butch’tır demek bir kere butch ‘lara haksızlık demek. Zira butch apayrı bir olgudur, uç noktadır, sosyo psikolojik olarak transın başlangıcıdır. Erkek kimliğine ait ne varsa olduğu gibi alır. Kadınsı ve kadına ait bütün fiziksel, psikolojik ve biyolojik gerçekleri reddeder. Aktif ise evet geneli erkek kimliğini alır, mavidir ama pek çoğu bedeniyle dolayısıyla da kendisiyle barışıktır.

AKTİFLER ERKEK ROLÜNÜ ÜSTLENENLERDİR!
Hetero ilişkilerde bile kadınların dominantlığa varan şekilde gayet baskın karakter olabildiği aşikarsa, bunu bütün aktifler için söyleyemeyiz. Ancak erkeklerin doğaları gereği genelde baskın karakter olduğu bilindiğinden, aktifliği erkeklikle bağdaştırmak kaçınılmaz oluyor. Anlaşılması gereken tek bir şey var, oda erkeklik bir rol olamaz, bu hissedilen bir olgudur. Erkek doğanın içinde koruyan, kollayan, sahip çıkan, çözüm bulandır. Dolayısıyla ruhunda maviyi yaşayan bir aktifte aynı şekilde ilişkiye sahip çıkmak durumundadır. Ama bu demek değildir ki, bunu yaparken asmalılar kesmeliler, dedikleri dedik çaldıkları düdük! Elinde şişe, ağzında küfür, kamyoncu raconlarında, neymiş aktifmiş, oldu! Aktif olmak bu kadar kolay yani, al eline şişeyi, iki küfür salla, birazcık asıp kes, az ukala az da cool dur, al sana aktif! Vay beee! İş bu kadar kolayken bizde kendimizi paralıyoruz doğru adam olalım diye! Eğer bu bir rol ise, etrafımızdaki kötü erkek modellerini niye alıyoruz arkadaş? Yok değil ise o zaman ruhundakini yaşa ve yaşat, bırak onu bunu model almayı. Benim ruhum erkek diyorsan, doğru adamın nasıl olduğunu etrafındaki doğrulara bakarak öğren. Yok dişiyim ben diyorsan, o zaman da gerçek bir kadını koy ortaya, ikisinin arasında kalma.

AKTİFLER MAKYAJ YAPMAZLAR!
Hayır yaparlar, hem de alasını yapanı gördüm ben. (Butch ‘larla karıştırmayalım) Ama bir kısım aktifler, sevmedikleri için yapmazlar, yoksa karşı olunduğundan değil. Metroseksüel erkeklerin bile giderek daha çok kabul gördüğü bir ortamda kasmaya gerek yok. Yakışan ve isteyen yapsın. Makyaj yapmış olmanız karakterinizin pasif olduğu anlamını taşımaz. Gayet fem aktifler tanıyorum ben, ilişkinin lokomotifi olarak sınır tanımaz durumdalar.

AKTİFLER KÜFÜRBAZDIRLAR!
Heteroların kadın kadına muhabbetlerinde bile güneş yüzü görmemiş küfürler edildiğine bizzat kaç kereler şahit oldum. Ancak aktifler evet yapıları gereği biraz daha yatkınlar maalesef. Kendi aramızdaki kanka muhabbetlerinde küfürlü veya argo konuşmak rahat davranmakla eş anlamlı olduğu için problem teşkil etmiyor, kim kimin ecdadını ziyaret edecekse etsin. Ayrıca, “Lan, len” gibi tabirler halk arasında genel olarak kullanılır ve küfürle bağdaştırmanın gereği yok. Buradaki detay, aşırı öfkelendiği zaman hemen herkes küfür eder, ben kendimi tanıyamıyorum öfkelendiğim zaman ama küfür dilimde bir alışkanlık değil, olmamalı da. Ayrıca ortada bir öfke durumu olsun olmasın toplum içinde aşırıya kaçmanın son derece seviyesiz, kalitesiz bir eylem olduğu unutulmamalı. Zira alışkanlık halindeki küfürün eşcinsel yada hetero olmayla ilgisi yok, bir sosyal gelişimsizliktir, kelime dağarcığı zayıf ve yetersiz insanların başvurduğu bir kendini ifade ediş zibidiliğidir..

AKTİFLER EV İŞİ YAPMAZLAR!
Neden? Çünkü biz ağayız, paşayız! Hatta daha da ileri gideyim sadrazamın sol yanıyız! Olduk olası geyşa ruhlu kadınları severiz! Hele birde güzel yemek yapıyorsa Allah deriz. Ben diyorum ki ayaklarımızı da yıkatalım tam olsun bari! Böyle bir düşünce şekli yok arkadaşlar, bu tam bir şehir efsanesi. Heterolarda erkekler hiç ev işi yapmıyorlar mı, hiç yardım etmiyorlar mı sevdiklerine? Ev işi yapmayı becerememek! ayrı şey, ben iş yapmam ev işleri senin sorumluluğunda deyip olayı görevlendirmek ayrı şey! Kimse kimsenin hizmetçisi olmak, önünü arkasını toplamak zorunda değil. Bu gönül rızasıyla yapılabilecek bir şey. Bende hoşlanmıyorum, elime de yakışmıyor zaten! Ama mesela sevgilim mutfakta iş yaparken arada masada oturup çok güzel sohbet edebilirim onunla! Ya da misafir geleceği zaman girip mutfağa harikalar yaratabilirim. Elime çingene elimi değmiş ne, gayet güzel mangalda yakarım. Eh balıklarla da aram iyi. Tamam elektriktir, tesisattır anlarım, matkapta kullanırım. Gerisine yardım etmemi sevgilimde istemezdi zaten, gerisi söz konusu olduğunda maalesef fena halde sakarım!!

AKTİFLER DENİZE MAYOYLA GİRMEZLER!
Peki neyle girerler? Ben söyleyeyim, bazıları tişörtle! Bence hiç bir şey giymesinler daha iyi! Tişörtlerle denize girdikten sonra çıkıp havluya sarılana kadar ki süreç, abazanlara göz ziyafeti çekmekten öteye gidemiyorken, nedir bu tişörtle girme ısrarı? Tamam sevmeyebiliriz ama çözümü varken, yaz aylarını ızdırap haline getirmeyelim. Mayo giymeyi sevmediği için burnunun dibindeki denize koca yaz boyunca girmeyenler biliyorum ben. Nedir bu kendinize yaptığınız eziyet? Göğüslerinizin olması ve bundan duyulan rahatsızlık mı? Onlar varlar ve ordalar, siz isteseniz de istemeseniz de biliniyorlar! İnkar etmek, onları görünmez kılmıyor. Yüzünüz istediği kadar erkeğe benzesin, onlar ordalar, kabul edin bunu! Mavilik adamlığınızda saklıdır, memelerde değil! Giyin bir şort, üzerinize de yarım yüzücü body ‘si çıkın ortaya, siz sağ, ben selamet!

AKTİFLER KENDİLERİNE DOKUNDURTMAZLAR!
Butch ‘larla karıştırılan bir düşünce şekli daha. Butch arkadaşları bu konunun dışında tutalım ve neden kendilerine dokundurtmadıklarını başka bir yazıya bırakalım, zira onların durumu bize göre daha karmaşık. Dokunulmak; yumuşak ve kadınsı olmak olarak algılanıyorsa, o zaman heterolarda da erkeklerin kendilerine dokundurtmuyor olmaları lazım. Oysa görüyoruz ki tam tersi nerdeyse tamamı dokunulmaktan ve kadının hakimiyetindeki cinsellikten keyif alan bir tutum içerisindeler. Hal böyleyken, bizdekinin tek bir açıklaması olabilir oda kendi bedenini kabul etmeme, ki özellikle Butch ‘larda görülen durum bu. Şimdi kendi adıma konuşuyorum, ama üzerine alınması gerekenlerde alınsın. Yapabileceğimiz hiçbir şey yoksa, bedenimizle kavga etmenin gereği de yok, zira hayat bu kavgayla tüketmeye değmeyecek kadar kısa. Sevgi dolu bir ilişkinin cinsellik kısmında aktif pasif kavramı yoktur, hesabı yapılmaz, muhasebe kaydında olur aktif pasif hesaplar. İki seven kalbin bedenen bütünleşmesidir cinsellik. Bu anlamda yaşananlar bir ayindir, aşka ibadettir. Bana dokunmalı ki onu hissedebilmeli, bütünleşebilmeliyim. Ne olacak bana dokunursa, üstemi çıkar? Çıksın! Üste çıktığı meydan orası olsun ne olacak ki! Özgür olsun orda, hür olsun ve bırak meydan okusun, sen keyfini çıkar o meydanın, ne diye kasıyorsun ki kendini ? Sana dokununca, mahremlerini görünce hafife mi alacak seni? Anında sepeti koluna herkes yoluna! Aslını inkar eden düşüncenin sahibi de bana hafif gelir! Öbür türlüsü görev demektir. Ben hizmet edeyim o keyfine baksın dersem, bir süre sonra her şey biter, yalan yok. Çünkü sıkılırım, bu kadar basit! Haz almadığın, bütünleşmediğin, hissetmediğin bir ilişkiyi nereye kadar götürebilirsin ki? Tamam aşka saygım sonsuz, tamam cinsellik her şey değil.. Ama doğamız gereği cinsellik bir ihtiyaç ise, benim bunu sevdiğim kadınla yaşamamdan daha doğal ne olabilir? Kendi kendime yaşayacaksam, o zaman ne diye yorayım kendimi bir ilişkiyi yürütmenin sorumluluğuyla? Mantık bunun neresinde? Sevdiklerinizi durdurmayın, restlerinizle elini kolunu bağlamayın. Bırakın dokunsunlar size, hissetsinler içinizdeki aşkı. Sevgi hissettikçe büyür, dokundukça bütünleşir, çoğalır, evrene karışır ve size geri döner, unutmayın...

HAMİŞ : Aktifler aktifleri çekemezler diye biliniyor ya, külliyen yalan!!!

Işık ve sevgiyle
Bilge ADAM



Tarih: 03.06.2012

Okunma: 5458
Paylaş Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.



Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

  Bu yazıya ait yorumlar

  Yorumlayan: EfSaNe_
Bu GüzeL yazı üzerine tek söyLeyebiLeceğim şey Tebrik etmek olur..! AsLında konu hakkında okadar cok konusuLacak şey varki, ama yazarın Cümleleri okadar yerinde ve dogruki söyLeyecek başka şey yok..Sadece hayatı kasmadan kasıLmadan egosuz ve aşılmış bir piskoloji gerçegidir bu..Umarım tüm lezbiyen camiası bunu artık aşar..Çok sıkıcı bir sohbet cünkü bu tarz sohbetLer.. Pasif olunca herşeyde pasif olmakdan aktif oluncada herşeye karışma geregi hissetmekden vazgeçin ki mutLu oLun..=)) ELine sağlıK..

  Yorumlayan: ScrapT
düşüncelerime tercüman olmuşsun resmen.çok güzel bir yazıydı.tebrikler :)

  Yorumlayan: visne3333
çok güzel bir anlatım tebrikler..

  Yorumlayan: hatirla_s

Akıcı ve yalın bir yazı.Bir solukta okudum . Aktifler içinde,aktiflere önyargılı yaklasanlar içinde yeterince aydınlatıcı , alabilene tabiki... tebrikler,kalemine saglık :))

  Yorumlayan: medusa
yazılanların hepsine katılıyorum keşke en azından yalnız olmadığımı bilmek güzel. eline sağlık

  Yorumlayan: zuhal
cok uzun bir yazi,her paragraftan bir cümle okudum ...
evet yumsamis ..iyi bisi bu, cok güzel...

  Yorumlayan: Devran_Devran
``İsteklerinizi,hayallerinizi küçümseyen kişilerden mümkün mertebe uzak durun!Ruhu küçük insanlar başkalarını da daraltmak,azaltmak ister``diye devam eder söze dünyaca ünlü romancı Mark Twain.
``Ruhu engin insanlar,kendiliğinden destek verirler etrafındakilere`` diyor bir köşe yazısında Elif Şafak.
Böylesine güzel bir anlatıma nasıl yorum yapacağımı bilemedim.Kopye çekmek kolayıma geldi açıkçası:)Keyif alarak,öğrenerek okuduğum bu yazınızda, yine kendimden yaşanmışlıklarımla yüzleştim bir çok eşcinsel arkadaşım gibi.
Konular ve detaylar, o kadar yerli yerinde anlatılmış ki.
Etrafına kendiliğinden destek verenlere, engin ruhlulara dünyamızın ihtiyacı var.İyiki varsınız...

  Yorumlayan: Femina
1-) Toplumların sosyal , ekonomik, hukuksal, dinsel vb. koşulları incelendiğinde erkek egemen sistemin devamı için erkekler tarafından tek tek düzenlendiği, erkeğin öne çıkarıldığı görülür. Ama gerçekte doğanın içinde koruyan kollayan sahip çıkan, güçlü olan KADIN/DİŞİ dir, erkek değil. Doğada anne ve yavruları vardır, erkekler çoğunlukla ( filler, kaplanlar, arslanlar vb...) ayrı yaşarlar, sadece kendi canlarının derdindedirler.

2-) Cinsel ilişkide ``üste çıkmak, meydan okumak``... tanımı bile yapılması son derece acınası bir düşüncedir. Sağlıklı bir ilişkide ``İlişkinin baskın ve hakim karekteri`` olmaz. Eğer özgüvensiz, kişiliği oturmamış, aşağılık kompleksi geliştirmiş, ekonomik olarak güçsüz, isteklerini ağlayarak yaptıran; baba, ağabey, koca korkusu olan, onlar tarafından şiddet görmüş,istismar edilmiş, kendini koruyup kollayamayan, başkasına muhtaç, gelişmemiş, ezik bir kadıncağız bulursanız onu ``pasif partner`` ( ! ) olarak ayarlamaya çalışacağınıza lütfen derhal bir psikologla -gerekiyorsa psikiyatristle- görüştürün, bu insana yardım edin.

3-) ``Ev işlerinden hoşlanmam, elime de yakışmıyor zaten. Ama mangal, balık yaparım, ampul takar, priz bağlarım, matkap tutarım, başka da iş yapmam, sakarım , kırarım... - Bir de bu işleri yüklediğimizi onore ediyoruz- Beni seven de zaten yaptırmaz``. Matkap tutmak için , insanın bir kere görmesi yeterli, piriz/fiş bağlamak için de... Sigorta zaten artık otomatik oldu... Bütün kadınlar bu basit işleri yapabilir. Zaten kırk yılda bir ortaya çıkar. Ama yemek yapmak, ev temizliği her gün, her hafta yapılması gereken bir iştir: evi paylaşan herkesin eşit sorumluluk almaması emek sömürüsüne girer, başka bir anlamı yoktur.

4-) Aktif -Pasif tanımının erkeklerin egemen olduğu kadınların ezildiği sistemlerde yetişen ve buna itiraz etmeye gücü yetmeyen kadınların lezbiyen ilişkileri buna uydurmaya çalışırken ortaya çıktığını düşünüyorum. Kadın erkek eşitliği için verilen tarihsel savaşları, kadın haklarını, feminizmi, lezbiyen feminizmi öğrenmenin lezbiyenler arasındaki bu tür eşitsizlikleri giderebileceğini düşünüyorum. Özgüveni olan iki kadının ilişkisinde bu tür tanımlamalar olmayacaktır.

  Yorumlayan: cinmentha
son derece haklısınız femina. kadının erkekten gördüğü baskı yetmiyor, hemcinsi de -yatakta karşılığını vermek üzere- tüm işleri ona yıkıyor.

  Yorumlayan: Devran_Devran
Yazarın anlattığı konular,gerek anlatım biçimi,gerekse akıcılığı bakımından gayet açık ve net. Ama neyi görmek istersek öyle bakıyoruz yine…

Valla kadın halimle, yalnız yaşamak zorunda olmamdan kaynaklı olsa gerek, mecburiyetten midir nedendir bilemeyeceğim ama, benim elim yatkındır tamirat işlerine. Ampul değiştirmeyi, sigorta kaldırmayı falan çok ta iyi bilirim ama, gel gör ki, bunları yaparken de mutlu mesut hele hele hiç te bahtiyar olamıyorum. İşin açığı tırsıyorum… Elimden gelmeyen işler için de internetten yararlanmayı düşünüp hemen geçiyorum PC nin başına. Akıl küpü Google ye yazıp bakıyorum ama, bakmakla olsaydı, kediler kasap olurdu [:)] )) İşin içinden çıkamayınca 118 80 i arıyorum, imdadıma tamirci veya çırağı yetişiyor. Amaniiinnn o da ne, gelen çırak, kadın değil. İnanamıyorum gözlerime,yanlış geldin galiba diyorum. ’’Hayır abla`` diyip adres tarifini veriyor çırak. Kadın bekliyordum ben diyorum. Çırak aptal aptal yüzüme bakıyor. ’’Abla iyimisin sen,kadın tamirci, nerden çıkardın abla. İş neydi, bakabilirmiyim`` tarzında uzayıp giden konuşmalar. Velhasılı kelâm, tüm bu işleri yapacak bir mavim olsun. Mavim o işleri yaparken, ben de ona lezzetli yemekler pişireyim. Hayır o da çok güzel yemekler yapabilir ama, müsadesiyle yemeğide ben yapayım artık.Hayat paylaştıkça güzeldir de mi ama [:)] Böylesi daha haz veriyor seven,sevilen yüreklere.

Pembe muhtaçtır,pembe zayıftır,pembe narindir… Bu demek değildirki pembe eziktir. Ezik ve ezilmeye müsait olmak başkadır. Mavi güçlüdür, güçlü olduğunu hissettiren pembe daha bir sevimlidir maviye…

Tüm bunların eşitsizlik olarak görülmesi nasıl bir mantıktır.?Erkeklerin egemen olduğu,kadınların ezildiği sistem olarak bakarsak olaya, hayat geçmez, zindan olur. Karşılıklı anlayış içinde geçen bir hayat kadar büyük saadet olabilirmi?


Kişi kendinden bilir işi diye bir atasözümüz vardır.Yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim…


  Yorumlayan: Akropolice
1- Burası hayvanlar alemi değil, yazar doğanın içinde derken insanlardan bahsediyor. Ve erkek ilk çağlardan beri fiziğinin daha güçlü olması nedeniyle avlanan ve ailesini koruyan, dişi ise yavrularını besleyen ve düzeni sağlayandır. Hepimiz kendimizi koruyup kollayabiliriz, burada bahsedilen günümüze uyarlanmış bir aile profili ve içindeki dağılımlar.

2- “Üste çıkmak, meydan okumak” derken yazarda bu düşüncenin yanlışlığını anlatıyor zaten. Her ilişkide biri mutlaka diğerinden daha baskındır, kimse kimsenin ikizi değil. Biri diğerinden daha neşeli, daha sinirli yada vs vs. dir. Pasifleri ezik kadınlarmış gibi göstererek “Kendine pasif partner olarak ayarlamaya çalışmak” cümlesiyle yazarı “ezik kadınların peşinden koşma ihtiyacı içinde olan” yalnız ve mutsuz biriymiş gibi göstermek çizgiyi aşan bir sevimsizlik olmuş. Üstelik bu kadar uç noktaların hepsinin aynı kadında toplandığı nerde görülmüş. Doğuda ezilen diyebileceğimiz kesim bile pankart açıp haklarını savunuyor artık.

3- Eşitlik ve feminizm çok ciddi kavramlardır, ev işlerine empoze etmek nedir ki? Çok şikayetçiyseniz bir temizlikçi tutarsınız, olmuyorsada ayrılırsınız olur biter, neyin sömürüsü? Feministlik bu kadar ucuz konulara malzeme yapılmamalı. Ayrıca o paragraftaki asıl konu ev işleri ve o konudaki emrivakiliğin yanlışlığına vurgu zaten. Bir şekilde güzellikle orta yolu bulun denmiş. Hayatınızdaki insan sizi her anlamda sömürüyorsa, her şeyi üzerinize yıkıp karşılığını sadece yatakta mutlu etmek olarak görüyorsa zaten yeri olmamalı hiçbir şekilde.

4- Aktif- pasif (mavi-pembe) tanımı karakteristik özelliklere göre ortaya çıkmıştır ve kabul etsenizde etmesenizde var! Var ki sitenin seçenekleri arasında var. Var ki bu tanımlamalara uyan bir dünya insan var. Ne alaka erkek baskısı kadın ezilmişliğiyle bağdaştırmak? Ayrıca pasif denince bu kadar absürd şeyleri birleştirmek, abuk şeyleri akla getirmek kimin, hangi otoritenin tezi? Pasif, sarıp sarmalayan, toparlayıcı ve anaç olandır, ne alaka ezik kadınla özdeşleştirmek? Olaya erkekleri ezen kadınları ezilen olarak bakarsak, başta babalarımız olmak üzere hayatımızdaki tüm erkeklere düşman olmamız, kadınlaraysa acınacak gözle bakmamız gerekir. Bu tanımlamalara uyanlar hasta ruhlu, uymayanlar özgüveni olanlar öylemi? Feministliğin böyle saçmalıklara alet edilmesi yersiz olmuş..

Sonuç olarak, karşımızda EfSaNe_ ‘nin dediği gibi kendini gerçekten iyi geliştirmiş, hayatla barışık, sağlıklı ve güçlü bir kişilik var. Yazarın yazılarını takip ediyorum ve bu anlamda ciddi olarak örnek olduğunu görebiliyorum. Devran_Devran muhteşem nüktedan yorumuyla noktayı koymuş aslında ama, yazının amacından saptırılmasına bende kayıtsız kalamadım. Bu yazıda aktiflerle ilgili yanlış bilinenleri tartışmalı ve okumalıyız, koskoca yazının içinden 1-2 cümleyi alıp saptırarak yazara karşı verilen feministlik savaşını değil!

  Yorumlayan: Sessiz_Hece
Aktif,pasif oLayı kişinin ruh durumu iLe iLgiLi sadece.yani ruhun tatmini.geri kaLan kısımLarda ben aktifim yemekte yaparım denize mayoyla da girerim gayet te kibarımdır vs vs...
her iki durum birbirinden çok çok farkLı...
iLişkide bir taraf baskın,yönLendirici ve sahipLenici oLmaLı...yoksa her ikisi de kadın hakLar eşit her koşuL da...

  Yorumlayan: Antigone
Kadınlar Don Juanları sever ama sadece kısa süreliğine...sonrasında ciddi anlamda güvence arar ya da benim yaşımdakiler öyledir kimbilir. Hayatımın hiçbir döneminde kendiyle barışık, bedenine düşman olmayan, lezbiyen olmayı oyun gibi görmeyen bir yaşam biçimi olarak kabul etmiş, bilimsel bilgiye inanan, kitap okuyan, araştıran, üreten, hayatın anlamını kavramış kendince bir felsefe edinebilmiş, aktifliğin sadece cinsellikte bir tutum olduğunu, gerçek hayatta kabadayı olmak anlamına gelmediğini, pasifliğin de eziklik, boyun eymişlik, özgürlükten vazgeçmişlik anlamına gelmediğini güzelce kavramış olan, vıcık vıcık iç içe geçmiş yüzgöz olmuş ilişkilerden uzak duran bir aktife rastlamadım. Sonunda böyle bir aktif lezbiyen karakterinin hiç varolmadığını, bendeniz garibanın da fazla kitap okumaktan mütevellit bir tür hayalperestlik sendromuna yakalandığını bir güzelce anladım. Ben yaşını başını almış, unun elemiş eleğini nereye asacağını şaşırmış bir kadın olarakdan aktifliğin erkeksi olmak demek olmayacağını savunarak bir tür modası geçmişlik yapsam da...Neyse laf uzadı...Yazınız narsistçe de olsa hoştu...Yazım diliniz benmerkezci sularda akışsa da güzeldi...


[Yorum eklemek için tıklayın]