Özgür Kelebek
schmied_1990@hotmail.com
Yazarın diğer köşe yazıları ...

Bütüteç:    

YA SONRA


Başlık alıntı gibi gelse de, ilk okuduğunuzda, ben bu filmi yaşadım arkadaşlar. Hayat arkadaşım ve seçtiğim hayatı yaşadım. Her güzel şey gibi bitti. Aşk bitmeyi her daim yeğliyor kendi içinde. Çünkü aşkı gidince anlıyorsun. Aşk yaşanırken asla fark ettirmiyor kendini. Anladım ki aşka ermek için yaşananlar şartmış. Nasıl anlatsam, başlarda sadece baktığım bir resimdi karşımda. Asla olası bir şey istemedim ve düşünmedim. Sadece baktım, baktıkça hayal ettim ve üzerine yoğunlaştım. Nerdeyse her gece bir kez gördüğüm biri oldu. Üzülmüyorum bu kadar benimsememe onu. Beni üzen boşuna yaşananlar, çünkü sevgisine erişmemde ki kudret güc artık yok.
Bazen yanlış olur ama gene de güzel olur. Bazı şeyler zaman içinde olur. O benim oyun arkadaşımdı. İlk telefon konuşmamızdaki o heyecanımı hatırlıyorum ne kadar da egolu bir ses tonu ile başlık koyup geçiyorum her sözümde. Karşımda her sözümün noktasını koyan ayrı bir ego ses vardı=) O an dedim ki bu noktaları yutabilir bir virgül olabilirim. İçimdeki hislerimin tarifi yoktu. İçten içe taa derinlerimde yüzünü görmediğim sesini duyduğum o kişi için ateşler yakılıyordu sanki. Onu tanıdıkça ilk sevgili konumunda olduğumuz o ilk zamanlar, yüzünü görmek içimde yazılan bir yazı gibiydi. Satırları bitmeyen ama başlığı olmayan. Sonra ilk ayrılığı daha görüşmeden yaşadım. O an bile nefessiz kaldığımı anladım. Her aşkın içinizde bir başka adı vardır ya bendeki adı nefesimdi çünkü insan bu hayatta nefesi olmadan yaşamaz. İlk komalığımı uzun sürmeden atlattığım gün o ağır gece uykusuzluklarımı onu bir kez olsun görmek adına atladım gittim yanına ama, gelmedi. Gelmeyecek ve göremeyeceğimi söyledi. Anlam vermek zamanla zorlaşıyordu. Sonra hiç ummadığım anda o bayram gibi gelen günde beni aradı ve buluşalım dedi. Buluşma noktamız kan kokusunu içinize çektiğiniz her an miğdenizin bulanmadığı tek yer ÇANAKKALE idi. Gittim bir nefes. İlk gördüğüm saniye onu hiç hazır olmadığım o baharlarımı, açan duygu ile karşılaştım. Durduğum baharlarım o an ayaklarımın altında çiçek açmıştı resmen. Onunla geçen her dakikam ve saatim zamana küfür etmeme yetti, çok çabuk bitti. Ama yaşamadığım o içimdeki çocuğu onun yanında yaşadım. Kaybolduk Çanakkale yollarında mesela ve ilk koluna girdiğim o dakika asla çıkmak bana göre değil gibiydi. Yıllardır kollarında gibiydim sadece uzaktı sanki benden.
Zaman birbirini kovaladı ve yanıma aileme benim evime geldi. Hayallerini kurduğum o ev bizim evimizdi ve ailemin yanında bizden biriydi artık. Her gece kokusunu içime çekip yattığım. Her sabah öpüp kokladığım. Her yere birlikte gidip geldiğim. Her köşe başlarında durup dinlendiğim. Her yemeği onunla yiyip her açlığı birlikte yaşadığım. Her zorlukta mücadelem her kolaylıkta tek kutlamam kısaca herşey denilen o kelimeydi.
Ya sonra ne mi oldu. Onun yanında, kendi evinin, kendi odasında, yattığımız o gece bir tebessüm ve iki söz ile yarım kaldım. İnanamadım her zaman ki gibi 2, 3 gün sürer tekrar o anlamsız sözlerini unutturacak sürpriz ile geri gelir dedim. Bekledim, yazdığı sözler günden güne ağırlaştı ilk sustum. Sonra sorguladım sonra gene sustum. Kabul etmek herşeyi silmekti, bekledim.
Bekliyorum hala, onla geçen şuan onsuz olduğum tren otogarında. İki çay içip gülümsediğimiz o masada. Aynı anda yürüdüğümüz yollarda, aynı yere baş koyduğumuz yatağımızda. Annemin gözlerinin içinde, onu bir kez gören herkesin sözlerinde. Bir kaldırımın üzerinde. Kavga ettiğimiz o bahçede. İlk koluna girdiğim o saat kulesi önünde. İlk kaldığımız o pansiyonda. İlk gördüğüm otobüsün penceresinde.
Bana kalan bunca şey arasında arıyorum onu hergün. Bekliyorum. Bırakıp gidişinin bir sonu olacak diyorum. Dua ediyorum. Sığınıyorum yazılarıma. Sığınıyorum geceme. Sığınıyorum onun yattığı ve hala yıkatmadığım yastığındaki kokusuna, sığınıyorum bende kalan birkaç eşyasına. Başka sığınacak bir şey yok. Oda yok. O kadar kendimi vermişim ki herşeyimle. İnanmak yerine sadece beklemeyi. Kabullenmek yerine sadece sığınmayı. Önüme bakmak yerine sadece sabırı öğrendim.
Canım yanıyor. Alev gibi kavruluyorum. Ama dedim ya en başında Aşka ermek için yaşananlar şartmış diye.
Dipnot= Aşkınız şuan yanınızda ise sadece bir kez bakın ona çünkü baktıkça göreceğiniz o kadar şey var ki…
Paylaştığım müziği, yazımı okuduktan sonra dinlemenizi istiyorum, benim her anlattığım şey bu şarkı dan bir kare… Onun başı ucunda izlediğim ve onun olmayan baş ucunda yaşadığım…

http://www.youtube.com/watch?v=yBCJFwfSvsE
ÖZGÜR KELEBEK



Tarih: 01.09.2013

Okunma: 2271
Paylaş Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.



Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

  Bu yazıya ait yorumlar

  Yorumlayan: zuhal
bir nefes al yahu...

  Yorumlayan: krizantem
Yüreğine sağlık dostum. Çok doğru yazmışsın ama yaşamana üzüldüm. Hoş benim kide ayrı mı sanki de neyse ne demişsin bazen yaşamak şart diye aşk olmadık anı yakalamaz mı zaten. İyi bak kendine.


[Yorum eklemek için tıklayın]