◦ (Corona morana gel oroma burama :)))
Merhaba yine ben uzun zamandır yoktum, sebebi kısaca yazmak istemememdi diyebiliriz. Yokluğumda çokça meseleler birikmiş olsa da, şimdilerde gündemimiz corona olmuş durumda. Hemde bu sefer tüm dünyayı Her bir yeri kavurdu, her bir insana dokundu, korkular alevlendi, istekler geri plana itildi. Hatta hayaller bile yok oldu!! Açlık sınırı zirvelere ulaştı, yoksulluk büyük bir artış gösterdi. Krediler, borçlar ve daha neler neler…

(Hazır herkes evde zaman geçirmek için bir şeyler ararken küçük bir film önerisi sıkıştırayım buraya, ‘’Zamana Karşı’’ 2011 yapımı oldukça başarılı bir film)

Başımıza, dünyamıza gelmeyen bir şey kaldı mı?
Peki sizce insan oğlu ders alıyor mudur tüm bu olanlardan? Pehh pek sanmıyorum!
Peki size bir soru, ama sadece ben cevaplamış olmak istemiyorum bu nedenle sizde soruyu okurken içinizden cevaplarsanız sevinirim “Bu olaylar bittiğinde insanlık iyiceleşecek mi? Doğanın şu anda insan oğlunun elini çektikten sonra iyileştiği gibi gerçekten iyileşecek mi? Yoksa her zaman ki gibi yeniden içine mi sıçacaklar?

Tabiki ikinci seçenek olacak. İnsanoğlu hangi yok oluştan ders çıkartmış ki?

Sanırsın bu başımıza gelen ilk pandemi. Tarihte nerede görülmüş insanların korku sayesinde akıllarını kullanmaya başladıkları? Bizdeki de insan ırkına beslediğimiz küçük, çaresiz umutlar işte… Bu durumda şöyle düşünüyor insan, ‘’Keşke şu virüsün biraz zekası olsaydı, ne kadar gereksiz, ruhsuz, ahlaksız, tacizci, aptal, şiddete meyilli, vatanına, toprağına ihanet eden ve tabiki sapkın düşünceli kim varsa onları seçip tek tek infilak ettirsin.Nefeslerinin yavaş yavaş kesildiğini için için milim milim ölüşlerini izleyebilmek ahhh içimdeki dexter aşkına :)) Benim gibi bir çok aklı baki insan kesinlikle bu senaryoyu akıllarından geçirmiştir. Lakin hayaller hayatlar diyerek konuşmamıza devam ediyoruz. Birde ne isterdim biliyor musunuz, virüsün şu başımızdakileri hüpletip yutmasını ama nerde… Virüs işte neyi yakalarsa yok ediyor, iyi yada kötü ayırt etmiyor.
#Evdekaltürkiyem kolaysa sen kal diyesim geliyor bunu söyleyen rahatı yerinde olan herkese. Ben bir sağlık çalışanıyım, mecburum dışarı çıkıp işimi yapmaya. Ama sağlıkçı olmayıp yine de işe gitmek ile hükümlü olan bir sürü sektör ve sektör çalışanı var. Kardeşim bir fabrikada eşşek gibi çalıştırılıyor. Hastalandı, ciğerleri sökülcek gibi öksürüyordu ancak ona bile izin vermediler. Hasta halde gitti günlerce, hemde devlet ona ‘’evde kal’’masını söylerken. Herneyse sonuçta virüs emekçiye vurmuyor oda mecbur çalışmak zorunda bakmakla yükümlü olduğu bir ailesi var tıpkı; polisler, kargolar, yemek servisleri, fırınlar, taksiler, market çalışanları gibi. Sadece sağlıkçılara değil tüm canıyla başıyla çalışan o çalışanlar için kalkmalı dünya ayağa. Lakin kapitalist sistemin buna izin vermesi mümkün değil değil mi? Tüm dünya köle olmuş durumda. Bana göre teşekkür etmesi gerekenler o insanlar.

Onlar için eşşek gibi çalışıp en düşük 2 bin en yüksek ise 20 bin de alan köle ve emekçidir, godomanlar hayatta kalabilsin diye onların biz emekçilere teşekkür etmek yerine milyon kırbaç darbesi hayal ediyorlar ama sorsan din iman sahibi “Götüm” ne garip değil mi?

Peki bu günlerin sonunda bizleri neler bekliyor? İnanın ben bile ön göremiyorum artık. Sorgularım ne kadar yetersiz olsada şunu biliyorum ki artık seslerin yükselmesi gerek. Üç maymunu unuttsun artık insanoğlu yüzleşmeye başlasın gerçeklerle. Korkmayın, korkunun ecele faydası yok! Her korku daha büyük bir yok oluştur ve umuyorum ki bir gün bir ayaklanma olacak gezi gibi, dünya çapında ama bu sefer ölümüne savaşacak her bir ruh.

Kimse farkına varmıyor ancak siz insanoğlunu o inandığınız simgesel şeyler kurtarmayacak. Adı evren hani bildiğiniz Allah, Tanrı, Rab…vs adı gerçekten ne ise sadece müslümanı değil hristiyanı, yahudisini, budistini, benim ve sizlerin bilmediği tüm dinleri cezalandıracak, kimse kurtulamayacak sırf okudukları ‘’kitap’’lar sayesinde. Yani görmeye başlayın artık bu basit bir din meselesi yada tevrat, incil, kuran dan oluşmuş bir şey değil İNSAN meselesi dünya meselesi. Bence yaradanın , tanrının, Allahın adı her ne ise işte onun en büyük pişmanlığı biz insanoğlu olmalı. Bizi içine katmayıp şöyle bir baksak etrafa rabbın yarattığı her nokta çok güzel, özel, ve anlamlı… Sadece içine bir beyin bir de kalp koyup bunları kullanmasını bile asla öğrenemeyecek olan canlılar olan bizleri yaratması büyük bir hata olmuş sanki.

Kötüyüz net kötü şu beyinle bizi var etmiş bir yaradan var ama onu kullanan, kullanmaya çalışan gerçekten kaç milyon insan vardır ki? Yok yok maalesef ki yok! Bu dünya Sultan Süleyman`a kalmadı be hacı sana mı kalacak? :))

Bence bu dünyaya bu virüs az bile! Hep şöyle dua ederim kendimi bildim bileli “Bir gün herkes eşcinsel olacak ve bu dünya gerçek sahiplerine kalacak.” Şimdi bunu başka bir algıda anlayanlarda olur bu yaşanmadan hemen açıklayayım “ Bir gün hiç kimse üreyemeyecek, ürüyemedikleri için soyları devam edemeyecek ve yavaş yavaş bu dünyayı terkedecekler. Bu dünya diğer dört ayaklı, sürüngen, ayaklı, ayaksız farketmez mükemmel ruhların olacak.“ derdim.
Virüs çoluk çocuk adam kadın ne varsa alsaydı keşke eminim bu dünya bizsiz çok daha güzel bir yer olurdu. Doğa bile insan bir kaç gün eve kapatılınca hemen toparlıyor kendini, acaba tamamen gitsek iyileşir mi eskisi gibi… Bunun için ne yapsak toplu intaharlar düzenleyip yok oluşumumuzu mu izlesek? :)) Ah ah nede şakacı ben ve hayallerim… Kafamda kurduğum, düşündüğüm şeyler bile ne kadar tuhaf! Alemsin Simurg nerden de aklına geliyor bunlar? :) Hadi bakalım coronasız günlere! Dans edip eğlendiğimiz günlere… Artık dünyadaki kötülüklere can sıkmaktansa her an bir ölüm gelir edasında yaşayan yeni ruhlar görmek dileğiyle! Umarım insanoğlu bu olanlardan güzel bir ders alır. Almazsa da eğer bence şu bahsedilen ‘’ikinci dalga’’ olsun ve tüm insanlık yok olsun! Yunus balıkları bile mutlu yahu biz olmadan! İnsan yok huzur var edasındalar resmen. insansız hava sahaları tüm canlıların nefes kaynağı haline geldi.

Sağlıklı günler doğa, tüm Dünya puuffffff.

◦ https://www.youtube.com/watch?v=DTGMPZU2jEw ◦