Gece Demir
gecevedemir@gmail.com
Yazarın diğer köşe yazıları ...

Bütüteç:    

SIKI TUTUN!



Aşk vardır, gerçektir ve tektir:

Dünyayı ve tanrıyı yerin dibine sokup çıkardık. Yalan dünya, dürüst bizler… Acımasız tanrı, acıyan bizler… Aşkı yerin dibine sokup çıkardık… Gerçek aşk yoktu. Aşk diye bir şey dahi yoktu belki. Belki daha rezili, aşk bazılarında çoğunluktu; çok değildi. Bu yüzden sığ idi. Kesmiyordu… Sevgi karşılığını almaya meyilliydi. Ne koparırsa kardı. Seks günahtı. İçgüdüleri yerin dibine sokup çıkardık. Ruhlar da zaten sevişemeyeceğine göre elimizde bir kanıt da yoktu. Ben tüm bunlar için zaten geç kalmıştım… Beni hırstan, ihtirastan dişiler ham yapacakları günü iple çekerlerdi. Ama müjde, ipleri sağlam değildi.

Aşk için savaşmak, içsel bir mevzudur:

Herkes bu güçle doğmamıştır. Yani kalbine hüznü yudum yudum içirirsin. İçinden şiirler geçer, gözlerinden ırmaklar geçer. İçine koyduğun çeyiz sandığına yerleştirirsin anılarını. Sensiz de olsa, başkasının koluna da girse mutlu ise sevdiğin, elin kolun, yüreğin, dilin mutlu olmuş gibi; bir parçan iyileşmiş gibi hissedersin. Tüm savaşın içinde başlar, içinde biter. Kimsenin mutsuzluğundan beslenecek kadar, insanlığına sırtını dönmezsin. Sevmekten usanmazsın. Belki onu daha masum sevmek ve hatırlamak adına azat edersin. Madden gider, ruhun onda kalır. O da senin gibi derinlerde yüzsün diye, izini kaybettirip onun peşinden sürüklenip, girdabına takılmasını da istersin. Korkarsa da gelmeyeceğini bilirsin. Risk alırsın… Gözden kaybolursun iyi niyetlerinle. İçindeki kocaman aşkı yerleştirecek bir çift göz ararsın. Aşk sendedir, kişilerden bağımsızdır. İlk alevi yakanın yeri ayrı olsa da, yangının büyüklüğü senin rüzgârına bağlıdır, anlarsın.

Aşık için savaşmak hırsla alakalı bir mevzudur. Maddeseldir:

Aşk ne kadar tek ise, aşık da o kadar çoğuldur. Ben izin verdiğim için hırsında boğulana dek sevişebildiler benden sonra. Aslında uzatmayı tayin eden hakemden bir farkım yok. Kabul etmeli hırslı kadınlar. Sonunda avı mideye onlar indirsen bile; dikkatli bakarlarsa, kollarındaki sevgiliyi alnından vurup indiren okun benimki olduğunu görebilirler. Ben onlara göre demode ve vahşi bir aşığım, bu yüzden ‘Ben öldürürüm!’. Onlar da yerler. Fakat tadı farklıdır. Ben tadımı bırakırım, kokumu bırakırım; hazmedemezsiniz. Sevaba girdim, kolayına bıraktım sizi, mücadele etmeyecek kadar âşıktım. Hala sevap işliyorum üstelik. İnandıklarınızı bir sözümle, bir sırla yerle bir edebilirim. Egolarınızı becerebilirim. Aşka olan inancınızı sınayabilirim. Ama böyle en azından daha az çirkinsiniz. Zamanımız dünyasına bu kadar çirkinlik yeter.

Aşk kara cesarettir:

Bazı kadınlar beni yaşlı hissettiriyor. “Zamane aşklarını” lafını bile kullandırıyor, tüm çekiciliğime sekte vurduruyorlar. Sanki hayalet bir şövalyeyim. Orta çağdan simsiyah bir atla dörtnala gelmişim. Bir kuaför salonuna dalmışım mesela, bir kadınlara özel partiye üniformalarımla girmişim. Bir kafede oturan genç kadınlar beni görüp camlara çıkmışlar. Kılıç yerine aşka bulanmış oklar kuşanmışım. Hedeflerimi tek tek vurmuşum… Öldürmeye yeltenmişim. Cennetime davet etmişim onları. Ölümden korktukları için cenneti reddetmişler. Ne cahillik.


Aşk güçlü olmaktır:

Gözüme kestirdiğim her şey benim olmuş. Nihayetinde aşk dolu güzel bir şövalyeye kimse bu devirde hayır diyemez. Herkes gizemli yabancıları sever. Ruhuna şiir yazılmış, sadık ve adaletli birini elinin tersiyle itecek tek kadın, tek erkek yoktur. Varsa da bana rastlamadı. Eninde sonunda atıma teşrif ettiler. Her kadında bir erkek, her erkekte bir kadın peydahlayabilirim. Bir bakarsın maskülen bekâretini bana vermişsin. Bir bakmışsın içindeki vahşi erk hayvan, tecavüze yeltenmiş bana.

Aşk bilerek yenilmektir:

Beni sevmek için çabalamaları yersizdi. Ben zaten kendimi sevilmeye terk etmiştim. Bundan daha kolayı mı vardı? Tüm kartlarım açıktı. Tüm niyetlerim hoş. Sadakatimden hep emindiler. Zaten sadakatimi bir lokma kaybetsem, derdimi söyler çareye avuç açardım. Sevgi dilenirdim, ilgi dilenirdim. Kurtarılmayı beklerdim. Şans verirdim.

Aşk açtır:

Çoğu aşk beni doyurmazdı. Açlığımı belli ederdim. Hatta tüm ocaklarını yakardım içimin, sadece ruhundan bir parça pişirsin bana diye. Ben yanarken, o ‘ne kadar güzelsin’ derdi. Canım yandıkça, güzelleşirdim. Benim etrafımda ısınmaktan, açlığımı unuturlardı. Sonra sıcaklar, terlerlerdi. Biraz dolaşıp geleceklerdi. Beklerdim…

Aşk ÇOK açtır:

Profesyonel yalanlara maruz kalıp, her yalandaki basitliği çözeli, her yalana inanmış gibi yapıyorum. Misillemelere, tahrik edici kıskançlık tetikleyicilerine, ‘aman pohpohlamayayım, güzel yuvarlağı kalkmasın’ niyetiyle bana hodri meydan diyenlerin iğnelerine maruz kaldım. Delik deşik ettiniz beni… Usanın. Beni artık mutlu edin. Bana artık temiz kalın. Bana artık güvenin. Bırakın, ezberinizi bozayım…

Aşkın gözü kör değildir:

Böyle masum bir şeyi bulsam ben, bu derece üzmezdim. Kusura bakın, fakat körsünüz. Yine kusuru göremeyeceksiniz. Böyle açık kartları görseniz zaten, o masadan kalkar oyunu oynamazdınız ya da kendi kartlarınızı da açardınız. Böylece adalet göz yaşartıcı asaletiyle bizi öperdi. Hırs, korku ve egolarınızdan temizlenip geldiğinizde bana, adil olduğunuzda, korkmadığınızda huysuzlanmazdı atım.

‘Sıkı tutun aşkım’ derdim. ‘Şimdi dörtnala gitmenin zamanıdır. Sakın korkma…’




Tarih: 20.12.2011

Okunma: 3746
Paylaş Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.



Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

  Bu yazıya ait yorumlar

  Yorumlayan: inSan
Aşk keyiftir...

  Yorumlayan: Ooo
Aşk keyfinin kahyasını da öldürmektir.


[Yorum eklemek için tıklayın]