Nehir Eroğlu
sinirotesi2011@hotmail.com
Yazarın diğer köşe yazıları ...

Bütüteç:    

B..K TAN DURUMLAR


Bugünlerde şiddeti düşünüyorum. İlk şiddet Kabil’inki son şiddet ucu açık değnek.

Lambda’ya hayran olduğum ve inandığım günlerde taaa kalkıp Mersin’den İstanbul’a gelir, toplantılara katılırdım. Henüz dernekleşmemişti ve sabit bir yeri yoktu Lambda’nın. Bir şekilde toplantılar duyurulur, ve her seferinde Beyoğlu’nun başka bir sokağında, başka bir mekanda gerçekleşirdi. Şimdi bile çoğu kişi için girilmesi ürkütücü Beyoğlu sokaklarında 15-16 sene önce kendim gibi insanları bulmak, görmek, hissetmek, kendimiz ve o gün aramızda olmayan diğer eşcinseller için bir şeyler yapabilmek umuduyla elimde adresi yazdığım kağıt, büyük bir gizem ve gizlilik içinde sokak sokak toplantının olacağı yeri arardım. Beyoğlu daha da bir karanlıktı o zaman her açıdan

Ogün ki toplantı şiddet hakkındaydı. Moderator sırayla, toplantıdaki herkese ilişkilerinde yaşamış oldukları şiddeti soruyordu. Sıra bana gelinceye kadar dinlediklerim, ağzım açık bakakalmaya yetmişti.

İleriki yıllarda sevgilimle değilse bile bir şekilde kadın şiddetinin içinde kalmıştım. Homofobiden kaynaklanan onca şiddetten sonra bir de eşcinsellerin bir birine uyguladıkları şiddet neyin nesiydi.

Adalet Bakanlığı Adli Tıp Birimi’nin Cinsel Şiddet Bölümü’nde bir süre çalışmış olan Profesör Şevki Sözen’in 2003 yılında yaptığı bir çalışmanın verilerine göre; görüşülen gey ve lezbiyenlerin yüzde 37’si fiziksel, yüzde 28’i cinsel şiddete maruz kaldı. Travesti ve transeksüellerin de yüzde 89’u fiziksel yüzde 52’si cinsel şiddet gördü. Sözen’in verdiği bilgilere göre tüm bu olayların kurbanlarından sadece yüzde 42’si yardım isterken yüzde 26’sı polise başvurdu. Ancak polise başvuru yapanlardan altıda birden azı adalet sisteminin davalarıyla gerektiği gibi ilgilendiğini söyledi.

Genelleme yapılmasına otomatiğe bağlanmış şekilde karşı çıkan insanlar olsa da bir lezbiyen olarak (lezbiyen kelimesini de hiç sevmem, pek çok lezbiyenin sevmediğini de biliyorum, sanırım anlamayanların bilmeyenlerin yüklediği saçma sapan anlamlardan dolayı sevmiyoruz) ne diyordum; genelleme yapılmasın diyen arkadaşların varlığına rağmen gördüklerime dayanarak söylemeliyim ki; lezbiyenlerin uyguladığı şiddet kadar şiddet uygulamıyor geyler birbirlerine.

Acaba bir şeylerin eksikliği mi hissediliyor bu sadece penis değil, kas kuvveti veya başka bir şey de olabilir. Bir şeylerin eksikliğini “buraların horozu benim” söylemleriyle kapatacağımıza, aslında eksik bir şeyimizin olmadığını anlamaya çalışsak ya.

Acaba sahiden ergenlikte spor yapmadığımız için üstümüzde oluşan fazla enerjiyi atamıyor, takım ruhuna sahip olamıyor ve beynimizi geliştiremiyor muyuz? Ya da geçim sıkıntısının hırçınlaştırdığı aileler içinde mi büyüyoruz? Ya da sç.tığımın ataerkilliğinden, aktifliğinden pasifliğinden, bir türlü çıkamıyor muyuz?

Geçen cumartesi(1 Ekim) gecesi, açılalı 3-5 hafta olmuş lezbiyen bir mekana gittim. Tam ortama ısınırken birden bir hareketlenme, hiç oralı olmuyorum alışkın olduğumuz şeyler artık itişmeler kakışmalar. Masalar sallanıyor içkilerimiz dökülüyor tadımız kaçıyor derkennnnnnn

Kavgayı ayırmaya çalışan işletmeci arkadaşı görüyorum. Çeşmeden boşalırcasına ağzından burnundan gözünden omzundan kan akıyor. Yerlerde ayağını basabileceğin kan olmayan bir alan yok. Yanımdaki arkadaşım sadece gördüklerinden fenalık geçiriyor onun yaşadığı kültürde böyle bir olay yok çünkü ve şoka giriyor. Benim aklımdan ise bu kanamayla bir insan hayatta kalamaz cümlesi geçiyor. Ve bir şeyler yapmaya koşuyorum. Başka bir arkadaşla birlikte bulabildiğimiz kadar peçeteyi yerinden akmış gözüne basıyoruz, kanamayı durdurmamız lazım. Arkadaşım kollarıma yapışıyor sarılmaya çalışıyor destek almak için. Ben tutma kolumu, kolumu tutma üzerimize bir şey gelebilir hareketsizleştirme beni diyorum. Yaralı arkadaşımız hastaneye kaldırılıyor, gidiyoruz peşinden doktorlar durum iç açıcı değil diyorlar. Tüm yaptığı, kavga çıkaran kişiyi mekanından çıkartmaya çalışması. Herkes acı içinde. Ameliyata alınıyor, kesik bir şişe ile omzundan yüzünden ve gözünden darbe almış. Bugün kör oluşunun 6.günü

Biz bu muyuz? Bunu mu hak ediyoruz?



Tarih: 14.10.2011

Okunma: 4095
Paylaş Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.



Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

  Bu yazıya ait yorumlar

  Yorumlayan: FourToTheFloor
Kanım dondu! kendimi çok kötü hissettim. bir genç gözlerini böyle kaybediyor...:( tüm kimliklerden önce, ``insan`` insana bunu nasıl yapar

  Yorumlayan: MyCat
herhangi bir kişinin(insan demiyorum-diyemiyorum) bu şekilde acımasız,insanlık dışı, vahşi bir davranış sergilemesini anlayamıyorum.
kişiliklerin gelişmesinde elbetteki çevrenin ve ailenin katkısı vardır. ancak eninde sonunda insan kendi kendini geliştirir.(yada bu durumda geliştiremez mi demeliyim)bilemiyorum. toplum içinde azınlık oldugumuz halde birbirimize bunları yapmamız ayrı bir kayıp. yazık..

  Yorumlayan: mavisuu
gerçekten kötü yazıyorsun hiç yazmasan daha iyi. sinirötesisin belli...bi kere lezbiyen değilim demen hata nesin peki?:)komiksin.saçma düşünceler...

  Yorumlayan: MorKedi
kimsenin kimsesi,

kavganın neden çıktığını yazmadığım için yazımın iyi olmadığı konusunda fikir beyan etmişsiniz.
amacım size magazin haberi yapmak değil,şiddetin içimizde yanımızda olduğunu ve maliyetinin neler olabileceğini anlatmaktı.
Bu anlamada sana hitap etmem mümkün değil okumamalısın yazdıklarımı.

  Yorumlayan: zenofobia
Şiddet uygulayanın da uygulananın da kendisine saygısını sıfıra indiren eylem bana göre...Ve bizler sanırım akranlarımız gibi her seyı zamanında yasayamadıgımızdan gecıktıgımızden böyle şiddet içerikli davranabiliyoruz.
Mor kedi,kaleminize yüreğinize sağlık..

  Yorumlayan: UntiLSleeP
İçki şişede Durmuyor Mantıgı Demek gelmiyor içimden Açıkcası .
Bunun eşcinsellik ile Alkol ile Alakası oldugunu hiç mi hiç düşünmüyorum .
İnsanların kendini ortamda Gösterme biçimleri olarak adlandırabilirim. Bazı insanlar Duruşu ile Kendini gösterirler .
Bazılari ise Kavgacı , Hırçın Tavrı ile . Kavgacı hırcın insanların etrafına sokulmak isteyen insan cok olur. Onları pofpoflar .
Hırcın Kimlikli kişinin Omzuna daha çok yük biner böylelikle . Bir kişi yan baksa Artistliğini göstermelidir .
Arkadasları ne Der sonra ? Ah..

Birde Birisi Ona Hop Napıyorsun Derse ?

İşte gösteri Zamanı ..

Anneler , Babalar , Ögretmenler , Danışmanlar Bosuna Arkadaş Seçimi Çok önemli Demiyorlar..

Bu Tarz insanlari pofpoflayacak insanlar olmamiş olsa idi Böyle insanlar ile arkadaslık yapmanın meziyet olmadigini bilebilecek Kapasiteye sahip olunabilse idi Bunlarin hiç biri inanın yaşanmaz idi.

Umarım bundan sonra İnsanlar Arkaşlık seçimlerine dikkat edicek ve Bu yapıda insanlar ile Arkadaşlık etmeyip onlari ruhsal olarak Güçlendirmiyecektir .

  Yorumlayan: Devran_Devran
Şiddetin,kan akıtmanın açıklaması olamaz hiçbir şekilde.Maalesef ki ben onlara eşcinsel derken bile utanıyorum.Oysa eşcinsel olmak özelliktir.Ben neden bugün sosyal çevreme çıkıp göğsümü gere gere ``Evet ben eşcinselim``diyemiyorum biliyormusunuz?Bu ve buna benzer olayların eşcinselim diyen o zavallı yaratıklar tarafından çıkarılmasından.Olaylar öylesine zincirleme birbirini etkiliyorki.Örneğin;bir eşcinsel arkadaşımız mesleğinde başarılı,toplum için güzel işler yapan biri diyelim.Etrafındaki insanlar o arkadaşımızın eşcinselliğinden önce,yaptığı güzel işleri ön planda görecekler,ve bizlere bakış açısı pozitif yönde etkilenecek.Daha bir sıcak bakacaklar bizlere.Ama yaşanan o elim olayı duyan bilen kim olursa olsun damgayı yapıştıracaktır.``Topunun canı cehenneme``diyecekler en hafif haliyle...
Aktifiydi,pasifiydi derken işin ucunu kaçırmış kişiler bunlar.Bir kere insan olacak herşeyden önce.Kime neyin ıspatıdır bu?Etrafımızda bulunan bu tip insanları yalnız bırakmak en iyi cezadır onlara.Etraflarında onların yaptığı yanlışlara alkış tutanlar oldukça bunlar yanlışlarını hiç göremeyecekler.Anladıkları dilden konuşmak gerektiği zaman da konuşmak gerek.Bu illa şiddet olarak anlaşılmasın.Herkesin bir dili vardır anladığı,anlatabildiği...
Bizler zaten hayatı zor yaşayan insanlarız.Bizden birileriyle buluşabilmek,konuşabilmek,paylaşabilmek adına açılan birkaç nezih mekan varken,bunun kıymetini bilip,emek verenlere saygı duyacağımız yerde,böylesi çirkinlikleri yaşıyor olmak çok acı.
Yaşanan bu acı olayda yaralanan arkadaşımıza acil şifalar diliyor,tekrar tekrar geçmişler olsun diyorum...

  Yorumlayan: MeLLy
Öncelikle yorumuma homoseksüel ya da heteroseksüel kimlik üzerinden başlamayacağım. Zira şiddet, sıfatı ne olursa olsun insana has bir olgu. Dediğin gibi Kabil`den başladı, düşün hem de kardeş kardeşe başladı kendini göstermeye; halen de içimizde. Şiddet de insana has bir özellik olduğundan silinebilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum. Hepimizin içinde var, nasıl bir toplumda, nasıl bir kitleyle yaşamış ya da büyümüş olursak olalım içimizde hiç bir zaman sıfırlayamayacağımız bir olgu bu. Sıkıntı bunun dışavurumunda, derecesinde.

Değişmesi gereken bir sistem var. Bu sistem hakkın ya da hukukun üstünlüğünden ziyade insanın ölçüsüz gücünü destekler nitelikte. Ölmeyi, ve öldürülmeyi bile içselleştirmişiz biz; `ellenmek`, `fortlanmak`, bireylere kötü bir söz söylenmesi tacizden ve şiddetten bile sayılmıyor artık. Şiddet sayılması için kan akması gerekiyor, kan aktıgında bile `kanı akıtan` ve `kanı akan` resmi ellerce öpüştürülüp barıştırılıp tekrar şiddetin yuvasına gönderiliyor.

Sistem değişmedikçe toplumun her kesiminden, her cinsinden, her yöneliminden, her sınıfından insan kendini şiddetle ifade etmeye, üstün kılma çabasına ve kendi hukukunu yaratmaya devam edecek maalesef.

``İnsan hayatının hiçe sayıldığı, kendinden olmayanın değersiz görüldüğü, barışın ve kardeşliğin önemsiz sözcükler, insanın en değersiz şey olduğu ülkede yok olan sen, yok olan ben, yok olan sevgi, yok olan zaman, yok olan insan, yok olan... yaşam !” demiş Kazım KOYUNCU. Ne de güzel demiş...

Sevgiler.

  Yorumlayan: kimseninkimsesi
nehir hanım yazınız çok güzel gidiyordu taa ki başınızdan geçen olayı anlatana kadar.o kavganın neden çıktığını yazmamışsınız,bu metni sonuçlandırma aşamanız net değil,toparlayamamışsınız.yazınız bana pek inandırıcı gelmedi,yazmış olmak için yazmazsanız çok sevineceğim.

  Yorumlayan: SUu
bu olayın gerçekliğini İstanbulda mekana gidenler yada mekandan birbirini tanıyanlar bilir geçmiş olsun demek düşer bize sadece oturup böyle bi hikaye yazılmaz dimi

  Yorumlayan: MorKedi
mavissuu,

tebrik ediyorum süpersin:)

  Yorumlayan: zuhal
adam hakli beyler dagilin...

  Yorumlayan: MorKedi
gidip birinin yazısını eleştiriyorsun, bakıyorsun ki yazdıkların eleştirilmeye başlanmış, birden. hiç daha önce birşey yazılmazken. sonra bir farkediyorum ki ki yazım, yazısını eleştirdiğim kişinin arkadaşları vs.. tarafından eleştirilmiş. eleştiri de değil hakaret sen zaten sinirsin, yok osun busun lezbiyen değilsin.
diğer kişiye de ``sen bizim liderimizsin ``
ben de tam bundan bahsediyordum inanılmaz bir kadın şiddeti ve tabi ayrılmaz arkadaşı cahillik

  Yorumlayan: talince
Yazıların gerçekten güzel ve özel ben şahsım adına ilgiyle takip ediyorum..Yazdıklarını poposundan okuyanları şiddetle kınıyorum..Saygılar


[Yorum eklemek için tıklayın]