Üye
(375 Puan)
|
Gerçek Bi Hikaye:
Belki de bu hikayenin çoğunu bizlerde yaşadık
Daha hayatının baharında bir gençti. Bırakın aşkı benzeri bir duyguyla bile daha önce hiç karşılaşmamıştı. Bu yüzden aşk vücuduna girdiğinde sadece hissetmişti bu yabancı duyguyu, ama tam olarak kavrayamamıştı bu duyguyu. Nasıl davranması gerektiğini bilmediğinden önce kendini kandırmaya çalıştı. Olmadığına inanarak aşkın da aşın en büyük numarasına kanmış oldu. Sarmıştı bir kere vücudunu ve ilacı yoktu.
Oyunu diğer bütün âşıklar gibi oynaması gerekiyordu artık. Bunun kaçınılmazlığını fark etmişti. Ama sevdiğine nasıl ulaşacaktı. O kadar imkânsızdı ki. Sanki onu göğün tepesine yükseltmişti aşk. Ama olduğu yerde kazma vurmaya devam edemezdi artık harekete geçmeliydi. İlk başlarda sıfıra indirgenmiş olan güvenini yavaşça artırmıştı aşk. Kaçınılmazdı başka türlüsü.
Kimseden yardım istemiyordu tanışmak için. Sanki o zaman her şeyin büyüsü bozulacaktı. Bu onun yapması gereken bir görevdi. Bütün âşıklar gibi ona da bir fırsat verildi. Acemi olmasına rağmen o bu fırsatı değerlendirmesini bildi ve tanıştılar. Ama daha ileri gitmeye korkuyordu. İsteği gitgide artmasına rağmen onun yüzüne sonsuza kadar bakamama korkusu daha baskındı. Ama zaman geçtikçe içindeki bu istek bir saplantı haline geldi. Öyle ki onu kör edecek düşünmesini engelleyecek kadar büyük bir saplantı artık dayanamıyordu. Saplantısı taşıyamayacağı kadar büyük bir yük olmuştu. Artık o kutsal ilk adımı atma vaktinin geldiğini anlamıştı.
İlk kez dostlarından yardım istemeye karar verdi. Ona olan hislerini yalnızken ve şu masallarda olduğu kadar romantik bir ortamda anlatmayı istiyordu. Ama bırakın öyle bir ortamı herhangi bir yerde bile yalnız kalamamışlardı. Daha onunla yeni tanıştın diyerek kendini avutuyordu. Ama kızın onunla çok da ilgilenmediği belliydi. Ama belki teklif ederse ona olan duygularını hissettirebilirse o zaman kavuşabilirdi sevdiğine. Arkadaşlarıyla birçok şey düşündüler ama hepsinde küçük aksilikler çıkabilirdi. Aslında o kadar ayrı dünyaların insanlarıydılar ki. Ama aşkın hepsinin üstesinden gelebileceğine inanıyordu. Tabi böle çok farklı olunca buluşabilecekleri bir yer ayarlamak da çok zor oluyordu.
Mademki kendine uygun bir yol bulamamıştı. Bazı klasik yolları uygulamak kaçınılmazdı. Bir gezi düzenleyeceklerdi. İsteyen arkadaşlarıyla gelebilirdi. Çağırılan kitle genişti. Buna en çok emek veren o olsa da kendi adını kullanmamıştı. Sonunda gezi günü gelmişti. Yolda onunla konuşamayacak kadar meşguldü. Vardıklarında yanına uğramayı düşünüyordu. Hiç bitmeyecek gibi olan yol sonunda bitti. Onu bulması için bayağı araması gerekti. Bulduğunda yanında hiç tanımadığı birini fark etti. Niyeti yerleşirlerken yardım etmekti. Selamlaştıktan sonra o tanımadığı oğlan yanlarına geldi. Kız onu sevgilim diyerek tanıttı. Hiç doğal olmayan bir soğukkanlılıkla karşıladı bunu. Sanki vücudu dengelemeye çalışıyordu. Çünkü bunu duyduğunda vücudunun akkor haline gelmiş kadar yandığını hissediyordu. Çabucak bir bahane bulup oradan uzaklaştı. Bunu arkadaşlarına anlattığında işittiği sözler sanki duvara top atılması gibi geri sekti. Akşam eğlenceleri arkadaşları için çok eğlenceli geçmişti sonunda gezi bitmiş toplanma vakti gelmişti. Ancak arkadaşları onun orada olmadığını fark ettiler. Aslında onu akşam da görmemişlerdi. Onu çok aradılar ama bulamadılar. Sanki yok olup gitmişti. Ölü müdür, sağ mıdır hala bilinmez. Sadece onu ararken denizin kıyısında gömleğini buldular. İçinden çıkan mektubu kıza vermelerini istiyordu. Ama ne yazık ki mektubu bile ıslanmıştı. Zavallının bir hikâyesi bile olmamıştı. Zamanla o da birçokları gibi unutulup gitti.
|