Üye
(6 Puan)
|
konuşamadıklarımızdır...:
Önce kimsesiz sahilde, Taş Kahve’ye oturup, demli bir çay eşliğinde Ayvalık tostu yedim. Daha sonra sessiz sokaklarda, her şeye rağmen ayakta kalmayı başarabilmiş taş evlerin arasında dolaştım durdum. Etraf öylesine huzur dolu, öylesine sakin, öylesine barışçıldı ki, savaş çığlıklarından kaçmanın keyfini çıkardım...
Çeşme’nin yaz aylarında omuz omuza yürünen sokaklarında, bu aylarda pek kimse yoktu. Sokakların tüm yalnızlığına rağmen dükkanlar açıktı. Umutları, benim gibi zamansız gelen tek tük sürpriz ziyaretçilerdeydi.
Yaz gezginlerinin bir başka gözde mekanı Alaçatı da yalnızlığın tadını çıkartıyordu. Taş evlerin süslediği bu ara sokakları, oldum olası çok seviyordum. Buraya her gelişimde bir başka güzellikle karşılaşıyordum. Evler onarılıp otele, pansiyona, restorana, bara dönüştürülmüştü. Bahçesi siyah-beyaz taşlarla süslenmiş kahvede yorgunluk çayı içtikten sonra, sakin sokaklardan çıkıp otomobili sahile doğru sürdüm. Tahmin edileceği gibi görünürde kimsecikler yoktu. Alaçatı’nın ünlü rüzgarı, önüne katıp sürükleyecek sörf bulamadığı için boşu boşuna esip gücünü ziyan ediyordu.
Ege’de yaptığım bahar yolculuğuna noktayı koyup, ertesi gün İstanbul’a donmek üzere yola çıktım... Balıkesir de sefer saatini beklerken yalnızlığimla dinlenmenin tadını hala çıkarıyoruz :)
|