Osho Günlüğü..: Bir hayranı olarak bu başlıkta, okuduğum yazılarından, kitap/larından ki aslında kitap/ları yoktur. Konuşmaları kitap/lar haline getirilmiştir..
CEVAPLAR
lezce user
02.09.2015
Üye (47 Puan)
Eksik kalan bölümü tamamlayalım :) Okuduklarımı paylaşmak tabiki..
lezce user
02.09.2015
Üye (47 Puan)
Ancak olgun insan sevebilir...
Sevgi sadece sen olgunsan gerçek olur. Sadece bir yetişkin olduğunda sevmeye muktedir olursun. Sevginin bir ihtiyaç değil, bir dolup taşma olduğunu anladığında ---“varlık-sevgi” ya da “armağan-sevgi”- o zaman, hiçbir koşul yokken onu verebilirsin.
İlk türden sözde sevgi kişinin başkasına olan derin ihtiyacından gelirken, “armağan-sevgi” ya da “varlık-sevgi” olgun bir insandan diğerine, bolluktan taşar. Kişi onunla dolup taşar. Ona sahipsin ve o senin etrafında hareketlenmeye başlar, tıpkı bir lambayı yaktığında ışınların karanlığın içerisinde yayılması gibi. Sevgi, varlığın bir yan ürünüdür. Sen var olduğunda, etrafında sevgi auran olur. Sen yoksan, bu aura etrafında olmaz. Ve etrafını çevreleyen bu auraya sahip değilsen diğerinden onu sana vermesini istersin. Bunu tekrar edelim: Sende sevgi olmadığında diğerinden onu sana vermesini istersin; sen bir dilencisin. Ve, diğeri de sana onu vermen için talepte bulunuyor. Şimdi, iki dilenci avuçlarını birbirlerine açıyor ve her ikisi de diğerinin ona sahip olduğunu umut ediyor… Doğal olarak her ikisi de sonuçta yenilgiye uğramış hissediyor, kandırılmış hissediyor.
İstediğin karı-kocaya sorabilirsin, istediğin sevgiliye sorabilirsin; her ikisi de kandırılmış hissediyor. Diğerinin sevgiye sahip olduğu senin fikrindi, şayet senin yanlış fikirlerin varsa onun suçu ne? Senin fikrin dağılmış oldu; diğeri senin fikrinin doğruluğunu kanıtlamadı, hepsi bu! Fakat, diğerinin senin beklentilerin doğrultusunda kendisini kanıtlaması için hiçbir zorunluluk yok.
Ve sen diğerini kandırdın; onun hissettiği budur çünkü sevginin senden akacağını umut ediyordu. Her ikiniz de sevginin diğerinden akacağını umut ediyordunuz ve ikiniz de boştunuz; aşk nasıl gerçekleşsin? En iyi ihtimalle her ikiniz de beraberce mutsuz olabilirsiniz. Öncesinde sen tek başına mutsuzdun, ayrıydın; artık birlikte mutsuz olabilirsiniz. Ve unutma, ne zaman iki kişi birlikte mutsuz olursa bu basit bir toplama değil, bir çarpma işlemidir.
Tek başına hayal kırıklığı hissediyordun, şimdi birlikteyken de hayal kırıklığı hissediyorsun. Bunda iyi bir şey de vardır, artık sorumluluğu diğerinin üstüne atabilirsin; seni perişan eden o. Bu işin güzel tarafı bu. Rahatlayabilirsin. “Bende hiçbir sorun yok ama o…? Böyle bir eşle ne yapılabilir; dırdırcı, berbat? İnsan sefil olur elbet. Böyle bir kocayla ne yapılabilir ki; çirkin, başarısız?” Artık sorumluluğu diğerinin üstüne yıkabilirsin; bir günah keçisi buldun. Ama mutsuzluk kalır, katlanmış hale gelir.
Şimdi bu paradoksaldır: Aşka düşenlerde hiç sevgi yok, bu yüzden âşık oluyorlar. Ve, hiç sevgileri olmadığından veremiyorlar. Ve başka bir şey daha; olgunlaşmamış bir kişi her zaman başka bir olgunlaşmamış kişiyle aşka düşer çünkü ancak o zaman birbirlerinin dillerini anlayabilirler. Olgun bir kimse, olgun bir kişiyi sever. Olgunlaşmamış bir kimse, olgunlaşmamış bir kişiyi sever.
Karını ya da kocanı binlerce kez değiştirmeye devam edebilirsin, yine aynı tür kadını bulacaksın ve aynı perişanlık tekrar edilecek; değişik şekillerde ama aynı perişanlık tekrar edecek. Karını değiştirebilirsin ama sen değişmedin; şimdi yeni eşi kim seçecek? Sen seçeceksin. Seçim yine senin olgunlaşmamışlığından çıkacak. Aynı türden bir kadın seçeceksin yine.
Aşkın en temel problemi önce olgun hale gelmektir. O zaman olgun bir eş bulacaksın; o zaman olgunlaşmamış insanlar sana pek de cazip gelmeyecek. Bu aynen böyledir. Sen yirmi beş yaşındaysan iki yaşında bir bebeğe âşık olmazsın. Tıpkı bunun gibi, psikolojik olarak, manevi olarak olgun bir kişiysen eğer, bir bebeğe âşık olmazsın. Böyle bir şey olmaz. Bu olamaz, bunun anlamsız olacağını anlayabilirsin.
Aslında olgun kişi aşka düşmez, aşkta yükselir. Düşmek sözcüğü doğru değildir. Sadece olgunlaşmamış insanlar düşer; takılırlar ve aşktan aşağı düşerler. Bir şekilde becerip ayakta kalıyorlardı. Artık beceremiyorlar ve ayakta duramıyorlar; bir kadın bulurlar ve işleri biter, bir erkek bulurlar ve işleri biter. Onlar her zaman yere kapaklanmaya ve sürünmeye hazırdı. Onların omurgası, belkemiği yok; onların tek başına ayakta duracak sağlamlığı yok.
Olgun bir kişi tek başına kalacak sağlamlığa sahiptir. Ve olgun bir kişi sevgi verdiğinde, ona bir ip bağlamadan verir; o basitçe verir. Olgun bir kişi sevgi verdiğinde, onun sevgisini kabul ettiğin için sana minnet duyar; tersi değil. Senin onun için şükran duymanı beklemez; hayır, öyle olmaz, onun senin teşekkürüne ihtiyacı yoktur. O sana sevgisini kabul ettiğin için teşekkür eder. Ve, iki olgun insan birbirlerini sevdiğinde hayatın en muhteşem paradokslarından birisi, en güzel olaylarından birisi gerçekleşir: Onlar birliktedir ve bununla birlikte son derece tek başınadırlar. Onlar o kadar çok beraberdirler ki neredeyse bir olmuşlardır ama onların birliği bireyliklerini yok etmez; aslında onu zenginleştirir, kendilerini daha çok birey yapar. Birbirini seven iki olgun insan, birbirlerine daha özgür olmaları için yardımcı olur. Araya politika, diplomasi, tahakküm etme çabası girmez.
Sevdiğin bir kişiye nasıl hükmedebilirsin? Bunun üzerinde düşün; tahakküm etmek bir çeşit nefrettir, öfkedir, düşmanlıktır. Sevdiğin bir kişiye hükmetmeyi nasıl düşünebilirsin? O kişiyi tamamıyla özgür, bağımsız görmek istersin; ona daha çok bireysellik vereceksin. Bu yüzden onu en muhteşem paradoks olarak adlandırıyorum: Onlar o kadar birliktedir ki, neredeyse tektirler ama bu tekliğin içerisinde onlar hâlâ bireydir. Onların bireylikleri silinmemiştir; çoğalmıştır. Özgürlükler söz konusu olduğunda diğeri onların bireyliğine katkıda bulunmuştur.
Olgunlaşmamış insanlar aşka düştüklerinde birbirlerinin özgürlüklerini yok ederler, bir tutsaklık yaratır, bir hapishane yaparlar. Birbirini seven olgun insanlar birbirlerine özgürleşmeleri için yardım eder; birbirlerine her türden tutsaklığı yok etmeleri için destek olurlar. Ve, sevgi özgürce aktığında güzellik vardır. Sevgi zorunlulukla aktığındaysa çirkinlik vardır.
Unutma, özgürlük sevgiden daha yüksek bir değerdir. Bu nedenle Hindistan’da nihai olana biz “moksha” deriz; moksha “özgürlük” demektir. Özgürlük sevgiden daha yüksek bir değerdir. O halde, şayet sevgi özgürlüğü yok ediyorsa buna değmez. Sevgiden vazgeçilebilir, özgürlük kurtarılmalıdır; özgürlük daha yüksek bir değerdir. (Aşk uğrunda gerekirse hayatımı veririm. Fakat özgürlüğüm uğrunda aşkımı da feda ederim. ``Victor Hugo`` * @ngelic`in notu) Ve, özgürlük olmadan hiçbir zaman mutlu olamazsın, bu imkânsızdır. Özgürlük her erkeğin, her kadının özünde taşıdığı arzudur; mutlak özgürlük, kesin özgürlük. O yüzdendir ki kişi, özgürlüğü yok eden herhangi bir şeyden nefret etmeye başlar.
Sevdiğin adamdan nefret etmiyor musun? Sevdiğin kadından nefret etmiyor musun? Nefret ediyorsun! Bu gerekli olan bir derttir, ona katlanmak zorundasın.Tek başına kalamadığın için birisiyle beraber olmayı becermek zorundasın ve diğerinin taleplerine ayak uydurmak zorundasın. Katlanmak, onları sineye çekmek zorundasın.
Sevgi —gerçekten sevgi olmak için— “varlık-sevgi”, “armağan-sevgi” olmak zorundadır. “Varlık-sevgi” bir sevgi olma hali demektir; evine vardığın zaman, kim olduğunu bildiğin zaman, o zaman, sevgi varlığından ortaya çıkar. O zaman güzel kokular etrafa yayılır ve onu başkalarına verebilirsin. Sahip olmadığın bir şeyi nasıl verebilirsin? Vermek için ilk ve temel koşul ona sahip olmaktır.
Osho
lezce user
03.09.2015
Yönetici (41 Puan)
iyi ki Yayınlamışsınız. Sanırım 10. okuyuşum. Sevdim.
lezce user
04.09.2015
Üye (47 Puan)
benimde defalarca okuduğum bir yazı..
lezce user
06.09.2015
Üye (246 Puan)
``Kişi,özgürlüğü yok eden herhangi bir şeyden nefret etmeye başlar`` ve ``nezaman iki kişi birlikte mutsuz olursa bu basit bir toplama değil,çarpma işlemidir`` ..etkileyici
lezce user
22.10.2015
Üye (47 Puan)
https://www.youtube.com/watch?vhvot5vO0Xh4
Burdasın!
varoluş seni doğurdu.
demek ki çok büyük bir ihtiyaç oluştu
ve sen bir boşluğu doldurdun.
sensiz varoluş eksik kalacaktı.
ben bunu söylediğimde,
yalnızca sana söylemiyorum:
bunu ağaçlara, kuşlara, hayvanlara,
sahildeki çakıl taşlarına da söylüyorum.
koskoca sahilde tek bir çakıl taşı eksik olduğunda,
sahil aynı olmayacak.
tek bir çiçek eksik olduğunda,
evren onun yokluğunu hissedecek.
nasılsan öyle değerli olduğunu hissettiğinde,
başkalarının da nasılsa öyle değerli olduğunu hissedeceksin.
OSHO
lezce user
22.10.2015
Üye (246 Puan)
İtiraz ediyorum.. Büyük bir ihtiyaç oluştu ve sen o boşluğu doldurdun da ne demek yaa ,gözünü Seveyim OSHO börtü böceği geçiyorum da bu kadar mal insana cidden ihtiyaç var mı ? Acımdan gulemedim gersini sen düşün !!!
lezce user
22.10.2015
Üye (47 Puan)
osho değilim ki sorunu cevaplayayım. zaten senden de buna yönelik bir istek gelmedi. yazayım yinede dedim :)
lezce user
22.10.2015
Üye (246 Puan)
Aynen doğru anlamişsın itirazim sana değil OSHO nun ta kendisine marihuana yı fazla kaçirmadiği zamanlarda iyi insan aslında
lezce user
22.10.2015
Üye (47 Puan)
Bir şeyler çekmiş gibi değil mi ;) ama onun bakışları sözleri marihuana kaynaklı değil :)bence biraz daha bilgi toplamalısın onun hakkında, tabi bende ;)
lezce user
22.10.2015
Üye (246 Puan)
Fanatiklik felsefemde Yok ..ihtiyacım olan kadarını almayı tercih ediyorum
lezce user
22.10.2015
Üye (47 Puan)
felsefeni değiştir diyecek halim tabiki yok :)
lezce user
22.10.2015
Üye (246 Puan)
Bence de deme , çünkü o zaman konu maksadını aşar kişiselleşir ve gereksiz bir tartışmaya döner ki bunu da istemeyiz
lezce user
22.10.2015
Üye (47 Puan)
aynen :)
lezce user
06.05.2016
Üye (6 Puan)
Kalbinin derinliklerinde hissetmen gereken ilk şey uykuda olduğundur, tamamen uykuda. Gece demeden gündüz demeden rüya görüyorsun. Bazen açık gözlerle bazen de kapalı gözlerle rüya görüyorsun ama rüya görüyorsun; sen bir rüyasın. Henüz bir hakikat değilsin OSHO