Ya kar yağacak, ya da güneş batacak: Kararım kesin…Ben! Ne bahar da, ne kış da, ne de yaz da;
Ben aşık olmak isterim! Güneş batarken yaz akşamın da, ya da lapa lapa kar yağarken dışarıda.
Düşündüm; Aşk aklıma geldiği ya da aşık olmak istediğim vakit, mutlaka yaz akşamı veya kar yağan bir kış denk düşüyor yaşadığım zamana.
İşte! Şimdi de kar yağıyor dışarıda. Ne güzel hayaller kurduruyor insana. Oturdum kaloriferin yanına, bakıyorum bahçedeki ağaçlara. Dallar kırılacak kadar sarkmış, üstündeki karın ağırlığından, hiç ayak izleri yok yerdeki karlarda..kedicikler bile geçmemiş belli ki oralardan.
Serçelerse yemek derdinde; Ya yerde ya da sarkıyorlar ağaç dallarından.
Dışarı da karın yansıttığı parlak beyazlığı, kaloriferin bedenime vuran sıcaklığı, o hafiften gelen uykunun gözlerime verdiği dayanılmaz ağırlığı………
Ve……….
Hava başlamıştı kararmaya, kar yağmaya devam ediyordu aynı hızla. Camın önünde, üzerine şarabımızı ve yiyeceklerimizi hazırladığım sehpa. Odanın içi aydınlanıyordu sadece irili ufaklı mumlarla. Başım onun omzunda, polar bir örtü bacaklarımızda… Gipsy Kings ve George Michael’ın o güzelim slow parçaları çalıyor ardı ardına.
Yudumlarken şarabımızı, seyrediyoruz dışarıda aheste aheste yağan karı. Hele bir de okşamıyor mu arada yanağımı, heyecan sarıyor her bir yanımı. İkimizin de gözleri kapalı, sadece düşünüyoruz; Kar yağdığı sürece aşkımız böyle yaşanmalı.
Offf…..
Birden bire; Gözümün içine girdi sokak lambasının yanan ışığı. Kaldırdım kafamı, elimle yokladım yanımı. Telaşla aradım sehpayı, şarabı ve şarap bardaklarını, üstümüze örttüğümüz poları. Sildim o tutmak da zorlandığım gözyaşlarımı, tekrar yaslandım arkama, baktım dışarı. Anladım ki! Yaşadığımı zannettiğim şey, sadece gördüğüm rüyaydı. Ama; Hatırlayamadım, hala ellerini yüzümde hissettiğim, hiç ama hiç bir şey bilemediğim! O büyük aşkımı. Kimdi? Yüzü nasıldı? Ne kadar güzel, ne kadar da içten sarılmıştı.
Evet! Kar yağmıştı, gördüğümse çok ama çok güzel bir rüyaydı.
Bilmem; Kim bilir? Belki de, gerçeği yaşanır… Güneşin battığı bir yaz akşamı.