tr en sk zh ru ro pl nl it fr es el de cs
AnaSayfa lezbiyen Haber lezbiyen Makale lezbiyen Seri ilan lezbiyen İtiraf lezbiyen Duvar lezbiyen Magazin lezbiyen Eğlence lezbiyen Astroloji lezbiyen Forum lezbiyen Sohbet  

Foruma hoş geldiniz


KONU [Forumlar] [Konular]
lezce Tarih : 26.11.2010

Üye
(172 Puan)

      İdealler pesşindeki toplum engelleri :
Kendimi bildim bileli her nasıla hemcimsimden hosşlanıyorsam içimdeki bir diğer aşkta yazar olmak.kitaplarıma cinsel kimiğimi yansıtmalı mıyım,yansıtmamalımıyım bu konu benı dusunduruyor .ben kedımı ne ısem onu saunma taraftarayım. bi fikrinizi alsam ?  
 
 
CEVAPLAR
lezce user 27.11.2010

Üye
(96 Puan)


    İletişim paradigmaları bu konuyu çok fazla tartışıyor fakat farklı bir bakış açısıyla. Kimine göre yazar ve okuyucu arasında bir bağlantı yoktur çünkü text ten herkes kendi backgrounduna göre anlam çıkarır. Kimine görede biz sadece text i anlamalıyız yani yazılmış olanı olduğu gibi analiz etmeliyiz. Bilimsel açıklamalar haricinde gerisi yazan kişinin tercihi olmalıdır bu da yazım şekli ile ilgilidir. Realist bir yazar çevresinde gördüğü gerçeklikleri yazabilir ve bunları yazarken kendini herşeyin dışında tutabilir yada tam tersini yazar, kendini yani kendi karakterini yada olduğu/olmak istediği kişiyi tüm gerçekliğiyle yazıya dahil eder. Ve en güzel tarafı sonucunda bunu inkar edebilir :) Bence okuyucu, yazıyı yazan kişinin yazmak istediğinin dışında anlayacağı için yazarın kendini inkar etmesine gerek yoktur. Tek doğruyu yazan kişi bilebilir, gerisi okuyucunun hayal gücüdür. 
lezce user 27.11.2010

Üye
(172 Puan)


    cıdden super bı yaklasım sergıledın gercektende cok yardımcı oldun tesekkur ederım.haklısın okuyucu konuyu her zaman kendıne gore yorumluyor. :D 
lezce user 28.11.2010

Üye
(43 Puan)


    dogrusu da bu degil mi? bir resme bakarken, nasıl herkesin gördügü farklı ise, kitaptan aldıgı tat da farklı olmalı.. 
lezce user 28.11.2010

Üye
(96 Puan)


    :) burada da bir paradox vardır. Mesela, okuyucu şimdi bir kitap okuyor ve bitiriyor. Aradan 4 yıl geçiyor rast geliyor aynı kitabı tekrar okuyor ve bitiriyr. Kitaptan şimdi anladığı ile 4 yıl sonra anladıkları yine farklı olacaktır ama kitap aynı kitaptır, ne içerik değişir ne de cümleler. Aynı kişi bile zaman içinde farklı yorumlamalarda bulunurken, herkesin farklı bir anlam çıkarması çok doğaldır ama yazarın anlatmak istedikleri belirli şeylerdir. Benim karşı olduğum bir konu ise; bütün eğitim hayatım boyunca türkçe, edebiyat derslerinde belli şiirleri, hikayleri yorumlamamız beklenmiştir. Şair bu cümle ile ne anlatmak istemiştir? Hiçkimse şairin o an hisettiği duyguları bilemez ama hep belirli kalıplara sokma eğilimi sergileriz. Sonucunda, kalıplar halinde düşünen farklı bakış açılarını göremeyen, sorgulayamayan beyinler yaratılıyor. Pavlov`un köpeği gibi eğitiliyoruz ve uyanamıyoruz.  
lezce user 28.11.2010

Üye
(43 Puan)


    dogru bir tespit.egitimin kendisi paradox :) 
lezce user 28.11.2010

Üye
(97 Puan)


    Örnek çok güzel! Bir kitabı aynı okuyucunun zaman içerisinde farklı algılaması, ondaki gelişimi gösterir. Her gelişim ise somut olarak kendini değişimde gösterir. İnsan değiştiği müddetçe gelişir, toplumlar da, çağın zihniyeti de öyle. İyi ki de bu böyle!
Yazarın kişiliği, ilgi alanı tabii ki yazdıklarını veya yazacaklarını belirler.
Bana göre, en gerçekçi metinler bile yazardan bağımsız olarak irdelenmeli, çünkü her metnin kendi gerçekliği vardır ve bu gerçeklik dış dünya gerçekliğiyle bağlantılı olmak zorunda değildir. Hatta metni, dış dünya gerçekliğinden bağımsız olarak ele almak, onu bir şekilde evrenselleştirir ve onun zaman aşımına uğramasını geciktirir veya engeller. Edebi veya kurmacasal metinlere yönelik öncelikle öğretilen şudur: Anlatıcı, yazar değildir. Yazarla anlatıcı arasında gözden kaçamayacak kadar bir benzerlik olsa da! Hikâye sırf yazara yönelik irdelenirse ‘özel’e indirgenir, bu da ancak kendi yaşamından çok başkalarının yaşamıyla ilgilenen meraklılara ilginç gelir. Meraklıların sayısının az olduğunu zannetmiyorum, ama iyi bir yazarın okuyucu kitlesinden daha çok beklentisi olduğunu veya olması gerektiğini düşünüyorum.
 
lezce user 01.12.2010

Üye
(9 Puan)


    Benim de en büyük idealim yazar olmak. Yazmanın verdiği huzuru hiçbir şeyde bulamıyorum. Ve zamanında bende bu soruyu kendime sormuştum. Yazılarımda eşcinsellik olmalı mı, olmamalı mı?
Bu konuda fazla söz söylecek yetkinliğe sahip değilim. Acak kendi tecrüberime dayanarak bir iki kelam edebilirim. Öncelikle çevrendeki insaların tepkilerini düşünmekle işe başlayabilirsin. Çünkü, seni tanıyıp da yazıklarnı okuyanlar katı bir inatçılıkla ya seni ya kendilerini ya da tanıdıklarını o satırların arasında arıyorlar. Yazdığın karakterle seni bütünleştirmeye çalşıyorlar. Azı tepkisiz kalsa bile çoğu öyle yapıyor. Özellikle benim gibi yazmaya yeni başladıysan. Hele hele macera tarzından ziyade duygusal yazıyorsan. Soru soran bakışlara dayanabilir misin?
Diğer bir husus ise, bence en önemli olanıdır, neden ve kimin için yazdığındır. Okuyucu elbette çok önemli. Onun beklentilerini de unutmamalısın. Ancak onu merkeze alırsan kendinden ne kadar ödün vereceğini de iyi bilmelisin.
Kısacası, eğer eşcinsellik senin için sadece eğlencelik bir olaysa hiç bulaşma derim. Bulaşacaksan da yazarlıkta kendini kanıtladıktan sonra yap ki kafan boşa ağrımasın. Zira soru soranlar muhakkak olacaktır. Yok eğer duygularında da işin içindeyse o zaman onları görmezden gelme. İnanıyorum ki iyi bir yazar, onları zarif bir şekilde ifade etmenin bir yolunu bulur.
 
lezce user 01.12.2010

Üye
(172 Puan)


    son yorumu yapan arkadaşım gerçekten çok yardımcıı oldun sayende farklı bır bakıs acısından bakıyorum.ıns bırgun buyuk bır yazar olurum ve tamamıyle duygularımı anlattıgım kıtabımı gururla ıste bu benım dıyere yayınlarım.. 
lezce user 02.12.2010

Üye
(96 Puan)


    ``Neden yazmak ve kimin için yazmak?`` bunun içinde bir tartışma konusu açmalıyız :) Dostoyevski benim en sevdiğim yazarlardan biridir. Para kazanmak için yazmıştır. Yazıklarında insanları anlatmış ve gördüklerinden çok bence kendi kişiliğini bulma yolculuğunu yansıtmıştır. Osman Aysu: 70 ten fazla kitabı vardır ve ``bunlar tutuyor`` diyerek yazmaktadır. Kitaplarını okuduğumuz, isimlerini özenerek söylediğimiz yazarlarımız -ki bence yazar değil sadece yazan`dırlar- ticari kaygı ile yazıp popüler kültür ile beslenmektedirler. Bize okutulanlar neden ve kim için yazılmaktadırlar? Büyük bir yazar olmak hangi kriterleri gerektirir? Sağlam bir yayınevi bulmak ve sürekli reklam+imza günleri ile öne çıkartılmak mıdır günümüzün yazım anlayışı? Okumayan bir toplumda yaşıyoruz ve bizim için başkalarının düşünceleri çok önemli. Neden? 
lezce user 03.12.2010

Üye
(9 Puan)


    Ruyayorumu, öyle sorular sormuşsun ki bunların cevapların birkaç satıra sığdırmak zor. Her şeyin öznel ve genel sebepleri vardır muhakak. Ancak gerçek şu ki yazarlık doğru dürüst bir meslek olarak görülmüyor. Pazar payı küçük, rakipler fazla. Onların arasından sıyrılıp tercih edilen olmak zorundasın. Bu yüzden bazı yazarlar talebin fazla olacağına inandığı şeyleri yazıyorlar. Bazıları da sevdikleri, inandıkları şeyleri. Örneğin, bugün Fantastik edebiyatın babası sayılan, Yüzüklerin Efendisi`ni yazan J.R.R. Tolkien` in, bu eser üzerinde on iki uğraştığı söyleniyor. Yarattığı Orta Dünya üzerinde de kırk yıl çalıştığı belirtiliyor. Ayrıca bir Üniversite Profesörü olarak böyle hayal ürünü şeylerle uğraştığı için çevresinden gelen olumsuz tepkilere de göğüs gerdiği biliniyor.
Kimisi iki ayda yazar su gibi buharlaşıp gider. Kimi yirmi yılda yazar terinden emeğinden anıt diker. Burada hassas olması gereken daha çok okuyucudur bence. Her verileni almaktansa daha seçici olmalıdır.
 
lezce user 03.12.2010

Üye
(96 Puan)


    :) soru soralım ki hem fikirlerimizi hem kendimizi geliştirelim, birbirimize katkımız olsun ;) Aslında cevap aramıyorum sadece düşüncelerimizi merak ediyorum. Biz nerede duruyoruz, nasıl bakıyoruz, biz neler bekliyoruz?
Ben artık her kitap bastıranın kendini ``yazar`` ilan ettiğini düşünüyorum. Kimse kitabını basmak istemiyorsa kendileri yayınevi kurup kitap basıyorlar :) Bizzat şahit oldum, bari bende yazayım sen bas dedim olur bana taslak gönder dedi :) 6 ayda seviştiğim 2000 erkeği yazarsam best seller olurum gibime geliyor :P ( Tamamen şakadır, yanlış anlaşılma olmasın.) Tüyap kitap fuarında önünde kuyruklar oluşan yazarlarda vardı, öylece boş boş oturan sıkılmış bir sürü yazarda vardı. Arz talep meselesi olabilir ama bence yönlendirmeler çok fazla. Ne kadar aşık bir ülkeyiz ben şastım kaldım. Herkes kendi yüce aşkını yazıyor, dönüp dolaşıp aşk yazıyor. Ahh pardon son yıllarda herkes tarih yazıyor! Tarihi yeniden yeniden yazıyor. e-kitap çıktı :) Kitap okumuyoruz diye kitap okuyan kitaplar çıktı :) Birşeyler yazmak değil bilgi vermek değil birşeyler ``satmak`` önemli hale geldi. 400 sayfalık dolu dolu gözüken bir kitabı yarım sayfa ile özetleyebiliyorsun ama o dikkat çekici kapak, arkasında tüm duyguları harekete geçiren yorumlar ve sonrası hüsran. Bu muydu? Kitap çöplüğü var artık.
Okuyucunun bilinçli ve seçici olmasına katılıyorum ama algıda seçiciliği yok eden tüketim toplumuna ne demeli? Bir kitabı neden okumak isteriz? O an, kitabın konusu tamamen duygularımıza hitap etmektedir. Kitapları değil belki de artık hissetmek istediğimiz duyguları satın alıyoruz sadece.
Büyük yazar olmak en iyi duyguları satan yazar olmak mı artık?
 
lezce user 05.12.2010

Üye
(172 Puan)


    yorumlar sahanee ! :D ruyayorumu sewgılı admıın haklısın o konu hakkındda tartısılmalı ;)

satmak para kazanmak 1.planda..
asıl yazar olan bence gercektende duygulaını okuyucularına anlatmaktır.
kı okuyucu her ne kadar olayı kendıne gore yorumlasadaaa :D
 
Sayfalar:  1


 
-----------------------------------------------------
Copyright©2008 - Lezce bir Kodme hizmetidir
-----------------------------------------------------


forum, chat, sohbet, haber, sinema, arkadaş, partner, muhabbet, odaları, odası, kanalı, itiraf, sitesi, siteleri.