NEFRET SÖYLEMİ: Alıntıdır. ‘ODIHR and the Battle agaist Hate Crime: Factsheet’
Nefret söylemi nedir?
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, nefret söylemi üzerine bir öneriyi 1997’de kabul etti. Buna göre nefret söylemi terimi “ırksal nefreti, yabancı düşmanlığını, anti semitizmi ya da azınlıklara, mültecilere ve göçmen kökenli kişilere karşı saldırgan milliyetçilik, ırkçılık ve ayırımcılıkla ifade edilen hoşgörüsüzlüğü de içine alan tahammülsüzlük gibi diğer nefret türlerini yayan, kışkırtan, teşvik eden ve meşrulaştıran her türlü söylemi kapsayan” bir terim olarak kabul edilmiştir.
Dışlayan, ötekileştiren ve hedef gösteren nefret söylemleri belli bir takım gruplara karşı, ‘abartma, çarpıtma ve küçük düşürme’ taktikleriyle düşmanlık yaratır ve bu düşmanlığı pekiştirir.
Nefret söylemini teşhis etmek kimi zaman zor olabilir çünkü kendini her zaman kin ve duygusal ifadelerle yansıtmaz, bazen söylem normal ve mantıklı görünebilir.
“Nefret söylemi, doğası gereği tehdit edicidir ve nefret söylemlerinin tüm kurbanlarının, söylemin temsil ettiği potansiyel tehlikeden çekinmek için sebepleri vardır”
(Stephen L.Newman)
Nefret söyleminin iki maksadı vardır: birincisi kişi veya kişilerin belirli bir sosyal gruba aidiyetine dayanan bir demoralizasyonu ve küçük düşürülmesi; ikincisi konuşmacı ve konuşmacının dahil olduğu gruba güç ve önem atfetmesi.
Nefret söylemi kampanyalarına birkaç örnek
• “Kürt nüfusunu azaltalım, Kürtleri kısırlaştıralım”
• “Lezbiyenlere tecavüz ederek onları kazanabiliriz”
• “Köpekler girebilir, Yahudi ve Ermeniler asla”
Nefret söylemi ifade özgürlüğüne karşı
Hollandalı politikacı Geert Wilders son günlerde Müslümanlara karşı nefreti kışkırtmakla suçlanıyor. Aslında sözleri Kuran’ı ve Hitlerin Kavgam kitaplarını kıyaslayan ifadeler içeriyordu. 2008’de bir Alman gazetesinde “Hollanda’da yeteri kadar İslamiyet var, tek bir Müslüman’ın bile göçmesine izin vermeyelim” ifadelerine yer verdi. Ayrıca intihar bombacılarının Kuran’dan ayetlerle birlikte verildiği görüntüler içeren Fitne adında bir de kısa filmi yayınladı.
Müslümanlara karşı dini suç işlemekten ve Müslüman ve batılı olmayan göçmen kökenli kişilere karşı nefreti kışkırtmak suçundan para cezasına çarptırıldı.
İfade özgürlüğü temel insan haklarından olsa da, herkes, ifade özgürlüğü ve kendisinin kayıtlı açıklamalarından doğabilecek potansiyel nefret tahriki ve şiddet arasındaki çizgi konusunda dikkatli olmalıdır.
Medya, milliyetçilik,ırkçılık ve cinsel ayrımcılığı, hakim ideolojinin araçları olarak sürekli olarak üretirken, aynı zamanda sosyal öfke ve kin oluşturmakta ve bu duyguların diğerlerine de iletilmesine neden olmaktadır.
Geçmişten birkaç başlık
“Kirli Çingene”
“Korkak Yahudi”
“Ermeni Dölü”
Bugünlerde bu tür başlıkları çok sık görmüyoruz, daha çok satır ve sayfa aralarında ya da köşe yazılarında, ‘sembolik elitlerin’ söylemleri yoluyla halkın zihnine tahakküm ederken görüyoruz.
“Biz” kimliğinin tanımı
Buna göre biz “Türk, Müslüman, hatta Sünni, heteroseksüel, erkek, muhafazakar, geleneksel, vs”yiz.
Gazete başlıklarından örnekler
“Gay bardan sonra soygun”
“Homoseksüel kardeşini 3 milyar liraya kiralık katile vurdurttu”
“Sidney’de Ermeni-Yunan işbirliği”
“Kilisede seks yapan papazlar”
“Öğrencileri taciz eden sapık Yunanlıya saldırı”
(Nefret suçları: 10 yılda 10 örnek Projesi).
Başlıklardan örnekler
“Travesti terörü”
“Bunu hak ettiler”
“Homoseksüel öğretmen işten atıldı”
“Yunan tecavüzcü”
“Yahudi iş adamının borç intiharı”
Avrupa ABD’ye karşı
Nefret söylemi hala çok tartışılan bir konudur. Avrupa ayrımcılık ve ırkçılıkla mücadelede daha aktif bir rol oynamaktadır ve AB ülkeleri nefret söylemlerini bir suç olarak tanımaya başladılar.
ABD’deyse genel kanı şu yönde: “İnsanlar, söylemleri kırıcı ve öfke uyandırıcı da olsa, düşüncelerini ‘şiddeti teşvik etmemek koşuluyla’ söylemekte özgürdürler.
Uygulamaların bazıları
AİHM nefret söylemlerinin ifade özgürlüğüyle korunmasını kabul etmemektedir.
Bu arada ABD’de, Avrupa’dan farklı olarak, devlet buna karışmamakta
ancak vatandaşların tazminat açmalarına izin vermektedir.
Türkiye, Her Türlü Irksal Ayrımcılığa Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Birleşmiş Milletler Sözleşmesini onaylayan taraf olmasına rağmen bu sözleşmenin içeriğini uygulamamaktadır.
Çalışmanın bazı sonuçları
Görülüyor ki cinsiyet eksenli nefret söylemleri, başlıklar ve metinlere dikkatsizce yapılan olumsuz eklentilerle, nerdeyse tüm gazetelerde kullanılıyor. Nefret söylemleri sıradanlaştırılarak günlük hayatın bir parçası haline getiriliyor ve medya “kabadayı terörü”, “aşağılık”, “tecavüzcü” vs gibi haber başlıkları atarak tirajını arttırmak için ekstradan yargılama içine giriyor, 24 Nisan ve 21 Mart gibi tarihlerde Ermeni ve Kürtlere karşı milliyetçiliği tırmandırıyor.
Sonuç
Halkın hassasiyet ve farkındalığını yaratma ve artırmada medyanın önemli sorumlulukları bulunmaktadır. Şüphesiz nefret söylemlerine ilişkin yayınlanan haberlerin tarzına ilişkin karmaşık sorulara cevap bulmak çok zordur. (nefret
suçlarının altındaki sebepleri araştırmak; kim, ne zaman, nerde, nasıl, neden, nefret suçlarının yayılmasına ya da göz ardı edilmesine sebep oluyor sorularına cevap aramak ve kurbanının bunu hake edip hak etmediğine dair karmaşık yaklaşımlar, vs).
Sorumlu ve demokratik medya, “biz” ve “onlar” kutuplaşmasını besleyip yoğunlaştırmak için uğraşmaz aksine karşılıklı iyi niyet, anlayış ve saygıya dayanan kültürler arası bir diyaloğun kapısını aralamalıdır.
NEFRET SUÇU NEDİR?
Nefret suçu toplum içinde belli bir gruba karşı hoşgörüsüzlük saikiyle işlenen bir suçtur. Bir suçun nefret suçu olarak nitelendirilmesi için, şu iki kriteri karşılaması gerekir:
1) Söz konusu eylem ilgili ceza kanuna göre bir suç teşkil etmelidir;
2) Suç önyargılı bir saikle işlenmelidir.
``Önyargılı saik`` failin suç hedefini korunan özellikler temelinde
seçtiği anlamına gelir.
``Korunan özellikler,`` ``ırk``, din, etnik köken, dil ya da cinsel yönelim gibi, bir grup tarafından paylaşılan temel veya ana özelliklerdir. Nefret suçunun hedefi bir kişi, aynı korunan özelliği paylaşan bir grup ile ilişkili bir grup insan veya bir mal olabilir.
CEVAPLAR
lezce user
27.03.2013
Üye (13 Puan)
Çok önemli ve ayrıca bizleri de ilgilendiren bir konu olmasına ragmen ,site üyelerinin ilgisiz kalması düşündürücü.
Türkiye`deki genel bakışın da bir yansıması sanki.
Yasaların,kanunların çıkarılmasına, sözlesmelerin kabul edilmesine ragmen ,uygulamadaki yetersizliklerin veya keyfi uygulamaların halkın duyarsızlıgından beslenmesi gibi ...
lezce user
28.03.2013
Üye (2 Puan)
Emeğinize sağlık, çok faydalı bir paylaşım olmuş. Nefret söylemlerinin konuya dikkati çekme amaçlı olduğu aşikar. Ancak dikkat çekerken provakasyona sebep olduğunuda unutmamak gerekiyor sanırım..
lezce user
29.03.2013
Üye (200 Puan)
Halen özellikle yazılı basında nefret söylemleri satır aralarında gözümüze sıklıkla çarpıyor.Kötü yanı o kadar kanıksanmış ki bizler tarafından bile her zamanki şeyler, görmeye okumaya alışkın olduğumuz normal ve haklı bir işleyiz gibi algılanabiliyor. Medya nın en güçlü kitlesel yönelim araçlarından biri olduğu göz önünde bulundurulduğunda en azından farkında olmak ve rahatsız olmak bir adım olacaktır.
lezce user
18.04.2013
Üye (3 Puan)
Konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Komisyonunca desteklenen nefretsoylemi.org sitesine haber bildirebilir, gönüllü olabilirsiniz. Sivil toplum sorumluluğu adına, şikayet etmekten öte bireysel katkı sağlamanız mümkün.Hem algımızın ve bilincimizin daha açık olduğu cinsiyetçi ayrıma karşı, hem tüm diğer nefret suçlarına karşı sivil toplum kuruluşlarına katılabilir ya da yardımcı olabilirsiniz. Üstelik çekinceleriniz varsa bu katılımı kişisel bilgilerinizi kullanmadan, fazla zahmetli olmadan yapmanız da mümkün.