tr en sk zh ru ro pl nl it fr es el de cs
AnaSayfa lezbiyen Haber lezbiyen Makale lezbiyen Seri ilan lezbiyen İtiraf lezbiyen Duvar lezbiyen Magazin lezbiyen Eğlence lezbiyen Astroloji lezbiyen Forum lezbiyen Sohbet  

Foruma hoş geldiniz


KONU [Forumlar] [Konular]
lezce Tarih : 30.07.2015

Üye
(200 Puan)

      Mistik Dünya- Bölüm3 :
Sürekli kendini tekrar eden bir kaos zincirinde debelenip duruyordu Lady Tin Tori. Sığınağa haftalardır uğramıyor, saygısını kazanmayı başarmış karanlığın ve aydınlığın güçlü büyücülerin gönderdiği çağrılara bile yanıt vermeden kalesinden çıkmıyordu. Gün ışığının parlak ışıltısına küsmüş, vaktinin çoğunu ay ışığının loş dalgaları arasında geçiriyor, gece yaratıklarının büyülü şarkılarına kapılıp yıldızları izleyerek uzun zamandır çözmeyi beklediği kendi içindeki sırrı yakalamaya çalışıyordu. Hayatı kendi kontrolünden çıkmış gibiydi, ne sığınakta işler yolunda gidiyor, ne kalesinde huzuru bulabiliyor, ne büyücü dostlarıyla yapılan uzun sohbet ve çözümlemelerden keyif alabiliyor ne de kalbindeki sızıyı bastırabiliyordu. Attığı her adımda evren yansıtıcı enerjileri biriktirip şiddetle Tin Tori’yi geri püskürtüyor, adım atmayarak beklediği her an da ise belirsizliğin sisleri küçük cam parçacıklarını toplayıp dev bir hortumdan fırlatır gibi ruhunun en savunmasız köşelerine yolluyordu. Belki de tüm bu kaosun sebebi hala yeniden kutsanacağı nehri seçemiyor oluşuydu.


Lady Zeoji’nin İkos şehrini ziyareti üzerinden birkaç ay geçmişti. Kendindeki varoluşun karşı taraftaki boşluğa çarpmasıyla Tin Tori yıkılmış, karşılıksız olduğunu anladığı duygularının ağırlığında ezilip bir daha asla Zeoji ile haberleşmemeye karar vermişti. Tüm iletişim yollarını kapatarak iradesini korumaya çalışsada, bazı geceler o kısa sürede alışmış olduğu Zeoji’nin tatlı enerji çizgisini hisseder gibi olup birkaç cümle karalayıp haberci güvercininin ayağına bağlamaktan kendini alıkoyamıyordu. Her ne kadar aylardır sesini bile duyamadığı için onu çok özlemiş olsa da bu iletişimsizlik Tin Tori’ye iyi geliyor, olası bir iletişimde yazılacak kelimelerin, ses tonunda oluşacak ufak değişimlerin oluşturabileceği ‘’acaba’’ paranoyalarından sakınmış oluyordu. En başından beri karşısında ki ruhun kendisi için tehlikeli olabileceğinin farkındaydı; etkileyici ve derin olduğu kadar karmaşık ve bulanı
ktı da çünkü. Lady Zeoji’nin büyüleri çok güçlüydü, büyülerini sadece kelime ve düşünceleriyle yapmıyor, ağzından dökülenler bir başka sesindeki iniş çıkış bir başka büyüyü harekete geçiriyor, ruhu bir başka iksiri canlandırırken gözlerinden yansıyan ışıklar daha nice iksirleri buluyor, aynı anda sanki tüm hücrelerinden farklı etkiler akıyordu. Bu yüzden ortaya çıkan büyünün; yönü, hedefi, gücü, çeşiti, hangi gerçekliği ele geçireceği ve ne zamana kadar süreceği önceden kestirilemiyordu. Ne olduğunu tam olarak anlayamadığınız bir gücü durdurmak neredeyse imkansız gibiydi.


Bir gece ayın en sevdiği saatlerinde, Tin Tori’nin başucundaki aynada bir görüntü belirdi, bu görüntü Zeoji’ye aylar önce meleklerin korumasıyla gönderdiği , içinde ruhundan parçalar barındıran, şimdiye kadar hazırladığı ilk sihirli kutunun görüntüsüydü. Kutunun içinde; tarihi, mistik dünyaları, bir aşk büyücüsünün nefesini, ölü bir şairin son kelimelerini ve kırmızıyı anlatan kitaplar, doğruluk aynalar
ı, dört mevsimin yaprakları, şifreli kolye, derin denizlerin gizemliliği ile kutsanmış küçük not şişeleri ve beraber paylaşılan ilk iksirin minik renkli bardakları bulunuyordu. Beliren bu görüntü karşısında kalbi bir anlığına duran Tin Tori, titreyen elleriyle Zeoji’nin hediye ettiği sihirli müzik kutusunu kavrayıp hemen aynanın önüne yerleştirdi, yanına da bir not iliştirdi ‘’seni çok özledim…’’. Sihirli müzik kutusundan çıkan notalar, Tin Tori’nin en sevdiği bale eserlerinden birine aitti. Eserde bir büyücü tarafından arkadaşlarıyla birlikte kuğuya dönüştürülen prenses Odette’nin hikayesi anlatılmaktaydı. Odette’nin tekrar insan olması için gerçek aşkı bulması gerekiyor ve bunu Prens Siegfried’te buluyor olsada, büyücünün kızı Odil, Odetta kılığına girip prensi kandırıyordu. Kutudan çıkan notalar Tin Tori’yi her seferinde oyunun son perdesine götürüyor, karanlık bir sahnede iyi kötü, karanlık aydınlık tüm duyguların ve sezgilerin içine dolmasını sağlıyor, ayağı yerden birkaç santim yükselip kalenin içinde saatlerce süzülmesine neden oluyordu. Notalar dalgalana dalgalana havada gezindikce kutunun üzerine yerleştirilmiş gökyüzü merceği ,o an bulabildiği ne kadar yıldız varsa hepsini topluyor kale duvarlarında ışıktan bir şölen hazırlıyordu. Aylarca süren iletişimsizlik tüm bu çizgileri içe dokunan materyallerle yeniden başlamış, haberci güvercinler iki şehir arasında durmadan gidip gelmeye, kısa ama derin uykular öncesi sihirli balonlar içine saklanmış sesler kulaklarda çınlamaya devam etmişti. Tin Tori, bir kez daha Zeoji’nin o insanı göklere çıkaran ama aynı zamanda zehirli sarmaşıklarla kaplı çemberindeydi.
 
 
 
CEVAPLAR
Sayfalar:  1


 
-----------------------------------------------------
Copyright©2008 - Lezce bir Kodme hizmetidir
-----------------------------------------------------


forum, chat, sohbet, haber, sinema, arkadaş, partner, muhabbet, odaları, odası, kanalı, itiraf, sitesi, siteleri.