Üye
(106 Puan)
|
neydin sen..:
Neydin sen… Nasıl tohum olup yerleştin içime, bilemiyorum… Günbegün besleyenin bendim, şimdi gölgende üşüyorum…
Öyle çok üşümüşüm ki gölgende, hiç bir tendeki terin tuzu yetmiyor artık, buz tutmuş derin yalnızlığımı çözmeye…
Anımsıyorum da…
Düşlerimde bile üşü(r)düm hemen her gece ben… Düşlerime beş kala
düşerdim çocukken…
Hala üşüyorum ve durmadan düşüyorum, oysa öyle çok büyüdüm ki ben…
Alıştım ama…
Önce dudaklarımın çatlaklarına, sonra çatlak kış akşamlarına… İklim ne olursa olsun yüzü donuk hayaletten bozma insanlara…
Cirit attıkları şehirlerde çırılçıplak nasıl yaşanır, ıssız sokaklarında yalın ayak nasıl yürünür biliyorum artık…
Ah… Azalan saçlarımı ve çoğalan sızılarımı ıslatan yağmurları sevmeyi bile öğrendim zamanla…
Dipsiz kuyularda kaybolduğum, yitik aşklarımın suyunda boğulduğum oldu, hayat öpücüğünü kendim koyduğum oldu dudaklarıma…
Arsız bir iştahla yediğim can simitlerimin susamları ağzımda duruyor bak hala…
Boş ver şimdi sen bunları!...
Parladığım oldu…
Söndüğüm oldu…
Kör düğümlendiğim oldu…
Geldiğinden beri hayatima bakiyorum da...
O günden beri bana bir şeyler oldu…
Neydin sen… Nasıl zehir olup aktın içime, bilemiyorum… Kanıma karıştı zehrin bir kere, damarlarımdan bir türlü atamıyorum…
Öyle çok bulaştı ki zehrin içime, artık zehrin kanımda değil de, kanım zehrinde…
Anımsıyorum da…
Uykumda bile hep kaçar(d)ım karanlık basınca ben… Bastıkça damarıma insafsızlar, inadına koşardım çocukken…
Hala kaçıyorum ve durmadan koşuyorum, oysa öyle çok yoruldum ki ben…
Alıştım ama…
Öncesiz korkularımı sargısız yaralarıma bastığımda duyduğum acıya… Yargısız infazlarımla baş başa kalmaya alıştım kendi kurduğum tuzaklarda…
Ah̷0; Kokusuna aldanıp daldığım gül bahçelerinden, korkuyla dağılıp çıkmalara bile alıştım zamanla…
Tenimi zımparalayan kaldırımlara amansız sarıldığım oldu, çizgilerime basmayın diye namussuzlara yalvardığım oldu…
Bedenime işledi izi kaldırım taşlarının, onlar ki artık benim bir parçam oldu…
Boş ver şimdi sen bunları!...
Sustuğum oldu…
Kustuğum oldu…
İçip içip sızdığım oldu…
Geldiğinden beri hayatima bakiyorum da...
O günden beri bana bir şeyler oldu…
Neydin sen… Nasıl çocuk gibi kandım sihrine, bilemiyorum… Defalarca kardım oysa iskambil kâğıtlarını, yine de hep ben yeniliyorum…
Öyle çok zafer kazandın ki sen, yetim yenilgilere kucak açmak bana düştü mecburen…
Anımsıyorum da…
Eskiden de hile yapmayı bilmezdim ben… Öpüp, koklayıp yitirdiklerimi, elim boş, dizlerimde kan izleriyle eve dönerdim çocukken…
Hala var dizlerimde kan izlerim ve hala hilesizim, oysa öyle çok yitirdim ki ben…
Alıştım ama…
Sınırsız kalabalıklar içinde dingin yalnızlıklarımla sarmaş dolaş yatmaya… Gece yarılarında, sonu olmayan sürgün yolculuklara bavul hazırlamalara…
Ah… Su birikintilerinde karşılaşmaktan korktuğum yüzümle yüzleşmeyi bile öğrendim zamanla…
İsimsiz yabancılara seslendiğim, duyan olur diye ürperdiğim oldu… Düştüğüm yollarda düşünüp, yarı yolda pes ettiğim oldu…
Boş ver şimdi sen bunları!...
Kestikçe çoğalan cesetlerim,
Ettikçe bozulan yeminlerim oldu
Geldiğinden beri hayatima bakiyorum da...
O günden beri bana bir şeyler oldu…
Neydin sen, bilemiyordum… Bilmek lanetler mi beni diye düşündüm de dün gece, artık sormuyorum…
Yasak ettiğim gözyaşlarımı doldurup derinliğime, bu gece sana boğulmaya soyunuyorum!
|