Üye
(106 Puan)
|
susuyorsun devam et....:
Bir zamanlar seni bir uçurumun kıyısından tuttuğumu ve kurtardığımı söylerdin.
Buna karşılık, ne söyleyeceğini bilemeyen bir insanın,
sol yanı şenlenen insan rolünü oynuyordum.
Yaşadıklarından inatla ders almaya çalışan,
her şeye rağmen sevgiye olan inancını yitirmemiş,
kıyısından deli, ucundan çocuk,
gözleri denize girince yeşile çalan küçük bir yüreğin
tatlı tesellisiydi belki de güzel sözler duymak.
Seni gerçekten de kurtardığıma inandırmıştın beni...
Susuyorsun... Devam et...!
Her güzel başlayan aşklar gibi şendik,
heyecanlıydık, beklemedeydik.
Görüşebileceğimiz zamanların ayarlamalarında,
duvarlara çentik atan mahkumlar gibiydik.
Korkularını ilk yenen sen oldun, sen akıttın dudaklarından
“seni çok seviyorum” kelimelerini.
Bense yaşadıklarını ve hatalarını tekrarlamak istemeyen ama
yine de konuşmak için çıldırasıya tetikte duran telaşlı bir yürektim.
Her şeye rağmen fazla bekletmedim seni.
Bir gün, beklediğim ama hiç ummadığım bir anda sana döküldü kelimeler;
``seni seviyorum`` diye...
Susuyorsun... Devam et...!
Yazdığın kelimeleri bırak,
adresime düşen yüzbinlerce cümleden hiç birine sığdıramadın beni.
Yazdığın her satırda bir nehir gibi aktım bilinmezliğine.
Başka bir şehirden gökyüzüne gönderdiğin sıcacık kelimeler
benim şehrimin denizine düşüyordu ve ben her harfi tek tek çıkartırken derinlerden,
parmaklarıma denizin değil yüreğinin mavisi bulaşıyordu.
Bütün şiirlerini itinayla saklıyordum
ve her aşk’da olası olan bir bitiş ertesinde kullanmak üzere,
mahkeme tutanaklarına şiirlerini şahit olarak yazdırabileceğimi biliyordum.
Çünkü şiirlerin çığlık çığlığa konuşuyorlardı
ve ben senin yokluğunla şiirlerinle dertleşiyordum...
Susuyorsun... Devam et...!
Herkes seni soruyordu, selamını veriyordu, iletemiyordum.
Hep böyle mi çalıyordu sevdanın çanları.
Farklı olduğumu düşündüğün bana bile geçmişimde bıraktığım
yaralı sevdalarımı anımsatıyordun.
Her şeye rağmen hiçbir kötü sözü yakıştıramadım sana.
Giderek çoğalan kırgınlıklarımı itinayla kapatmaya çalıştım.
Bir güzel sözün yeterdi belki, bekletirdi, sesimi bile duymadın.
Merak edilmeyen bir yürek kaç zaman tutunabilir anıların güler yüzüne!
Tutundum, çırpındım düşmemek için.
Uçurumun kıyısında bana uzanan elin yoktu, düştüm..
Susuyorsun...Devam et...!
Bize ait bir çok düşü sen yaratmıştın ve sen yok ettin yine.
Birer masal kahramanıydık ve masal olarak kaldık,
ilerde çocuklara anlatılmak üzere belki de.
Yaşadığım ve yaşattığım hiçbir şey için pişman değilim.
Hatta bir de teşekkürüm var sana,
kendimi en güzel sevilen insan gibi hissettirdiğin için.
Adı üstünde bir bekleyişti yaşadığım,
belki bu da bir düştü, uyandım, baktım ki yoksun,
seni düşlerinde bıraktım...
Susuyorsun... Devam et...!
Bir aşk’a kaç aşk sığar diye soruyor bir şair.
Ben aşkıma tek aşk sığdırmıştım oysa,
bilmeden ismimin bile unutulduğunu.
Sorulması gereken sorular tedavülden kalktı,
ki zaten cevapları da sana aitti.
Sana değil, seninle bir ömrün düşünü kuran kendime yakıştıramadım “hoşça kal” kelimesini.
Ama sen, bedeni dar gelse de, almadan fikrimi, elbisesini diktin vedanın.
Bana sadece ortada kalmamak için giymek ve gitmek düştü.
Ama gitmek değil ki öfkeyle, kırgınlıklarla, acıyla.
Kendi özgürlüğüm için bağışladım seni.
Yine de, her şeye rağmen merak etmiyor da değilim;
içindeki hangi sen gerçekte sevdi beni!
Hangi sen haykırdı gökyüzüne, ``sen bende ömürlük olmalısın`` diye!
Ve hangi sen bu kadar kayıtsız kalabildi
yüreğini konuşturan bir insanın yüreğine!
Susuyorsun...! Devam et...!
Susuyorsun... Artık konuşma...!
|