Haber | Nil Erkoçlar değişimini anlattı

Nil Erkoçlar değişimini anlattı


Nil olarak var olduğum müddetçe ben bir yalandım

Eski adıyla Nil yeni adıyla Rüzgar ameliyatla erkek olma evresini tüm samimiyeti ile anlattı. İşte Nil Erkoçlar'ın çok özel röportajı.

26 yaşında.Oyunculuğa 10 yaşında reklam filmleriyle başlıyor, 15 yaşında Molped reklamında oynuyor, sonra dizi oyunculuğuna geçiyor. Sadece yetenekli değil, çok da güzel bir kadın.Fıstık gibi. İşte aynı Nil, şu anda karşımda erkek olarak duruyor. 3 hafta önce, ameliyatla erkek olmuş.Gazetelerde çıkan haberler doğruymuş.Fakat sadece bedeni değil erkek olan.Karşımdaki erkek, yeni adıyla Rüzgar, gerçekten bir erkek.Bütün enerjisi, verdiği his, beden hareketleri, konuşması, sesi, mimikleri…İnsan hayret ediyor.Kollarındaki dövmeler, oturması, kalkması, yürüyüşü… Ve göğsü dümdüz. Memeleri yok edilmiş. Bacağından da erkek cinsel organı yapılmış.20’li yaşlarında yakışıklı, alımlı bir erkek.Her şeyiyle erkek, güzel bir erkek.Kadınken de güzelmiş o ayrı.Ve o güzel kadın bedeni, 26 yıl boyunca içinde bir erkeği gizlemiş.Hatta hapsetmiş. Ve sonunda Rüzgar Erkoçlar, kendi özbenliğine kavuşmuş. Hakkında çıkan haberlerin aslını, birinci ağızdan duymanız için bana aşağıdaki röportajı verdi, yoksa konuşmaya, ortalığa çıkmaya niyeti yok…Büyük mücadeleler vermiş bu genç adama şans diliyorum. Ben onu çok sevdim. Yolu açık olsun.

Farklı olduğunu hissettiğinde kaç yaşındaydın?
- 5 ya da 6…

Neydi peki farklılık?
- Görüntüm kızdı ama diğer kız çocukları gibi değildim. Barbie’lerle, bebeklerle oynamıyordum. Aklım fikrim erkek oyunlarındaydı. Evcilik oynanacaksa da ben mutlaka baba olacaktım. Sonra futbol oynamayı seviyordum. İyi de oynuyordum. Mahallede takıldığım çocukların hepsi erkekti. Farklıydım işte. Tam adını koyamıyorsun ama içinde hissediyorsun. 14’üme geldiğimde anladım ki, ben kız filan değilim, basbayağı erkeğim.

Ailen?
- Bana çok destek oluyorlar, hep oldular. Ama onların da yaşananları kabul etmeleri kolay olmadı. Ben ortanca çocuğum. Bir ablam, bir de kız kardeşim var. Bizimkiler benim erkek olmamı çok istemişler. Ama kız doğmuşum. Biyolojik olarak tabii!

Küçüklüğünde etek, elbise giydirilince rahatsız oluyor muydun?
- Hem de nasıl. 10 yaşında filandım, bir çocuk markasının erkek reyonundan şort veya tişört aldı annem, daha doğrusu ben seçtim, o da itiraz etmedi. Dünyalar benim oldu! İçinde kendimi en rahat hissettiğim giysilerimdi. Saçlarımı, Amerikan tıraşı kestirince de kendimi çok beğenmiştim. O halimle bir akrabamızın düğününde kızlar tuvaletine girecektim, orada çalışan biri, “Oraya giremezsin! Erkeklere girmen gerekiyor” demişti de ne kadar mutlu olmuştum. İçimde bitmeyen bir savaş vardı, ruhumla bedenim arasında...

Peki içindeki bu savaşı birilerine anlatabildin mi?
- Hayır. Çok uzun süre kendi içimde yaşadım. Zaten konduramıyorsun da kız gibi hissetmiyorum ama hissettiğim şeyin tam adını da koyamıyorum. Ergenlikte duvara tosladım. Çünkü fark ettim ki, kızlardan hoşlanıyorum. Tıpkı bir erkek gibi. Ama bir kadın bedeni içindeyim. Bu korkunç bir şey! İmalat hatası. Kadınları beğeniyorsun, onlardan heyecan duyuyorsun ama senin ambalajın da kadın. Üstelik güzel bir kadın. Fakat eşcinsel değilsin. Ben lezbiyen olmadığımı biliyordum. Hep doğuştan bana verilmiş o biyolojik bedenden kurtulmak istedim. Onu kırıp çıkmak, özgürlüğe kavuşmak istedim…

Peki regl olduğunda ne hissettin?
- Çok geç regl oldum. Lise sondum. Zaten kız bedenimdeki her şey çok geç gelişti. Memelerim de geç çıktı.

“Daha zayıf olayım, kadınsı kıvrımlarım olmasın” gibi düşüncelerin…
- Yok, zaten zayıftım. Çok fazla ‘kadın formu’nda değildim.

Peki ruhsal olarak ne tür değişimler yaşıyordun?
- Hapishanede gibiydim. İçinden kıstırıldığım bedenden sürekli çıkmak, kurtulmak istiyordum. Bedenim kadındı, ruhum erkek. Ve nasıl yaparım da bedenimi ruhumla özdeşleştirebilirim diye uğraşıyordum. Sırf ruhsal tatmin için gidip erkek dükkânlarından alışveriş yapıyordum ama o da kesmiyordu. Hep bir şeyler eksik kalıyordu.

Lisede filan hiç zorluk yaşamadın mı?
- Yaşamaz mıyım, yaşadım ama hep içimde. Diğer kız arkadaşlarım nasılsa, ben de öyleydim görünüşte, hep etek giymek zorundaydım. Öyle görünmez listeler var, kadınsan şunları şunları yapacaksın, erkeksen bunları, bunları. Ben hep “Başkaları ne der?” düzenine göre hayatımı sürdürdüm.

Şu an karşımda bir erkek duruyor. Ama google’daki fotoğraflarına baktığımda da çok güzel bir kadın…
- Bu benim hem ödülüm hem lanetim. Bu dünyaya kadın bedeninde gelmişim, üstelik güzel bir kadının bedeninde. Güzellik tuhaf bir şeytan tüyü. Küçüklüğümden beri, “Ne güzel bir kızsın sen!” laflarıyla büyüdüm. Güzel olmak karşılıksız sevilmemi sağlıyordu. Beni hiç tanımayan insanlar sırf şirin, tatlı, güzel buldukları için benimle ilgileniyorlardı. E bu da kimsenin kolay kolay vazgeçebileceği bir şey değil, hepimiz sevilmek istiyoruz. Ama ne yazık ki, kendimi bir gün olsun kadın gibi hissedemedim.

Oyunculuk kariyerin…
- 10 yaşındaydım annemle birlikte bir cast ajansına yazıldım. O gündür bugündür oyunculuk yapıyorum. Reklamlarla başladım, sonra diziler geldi. İlki Molped reklamıydı, 15 yaşındaydım o zaman. İlk dizim ‘Seni Yaşatacağım.’ Berna Laçin’in kızını oynadım, sonra Kadir İnanır’la oynadım ve gerisi geldi, 16 senedir bu sektörün içindeyim…

Oyunculuğunun, durumunu gizlemekte bir faydası oldu mu?
- Oldu. İyi oyuncuymuşum demek ki, kimse bir şey anlamadı. Ama ‘hayatımı kolaylaştırdı mı’ diye sorarsan, hayır. Düşünme fırsatım bile olmadı. Sürekli çalışıyordum. Hiç durmadan. Kendi içime dönüp düşünebileceğim bir zaman kalmıyordu bana. Sadece iş. Sadece iş. Ve o işin ardı arkası kesilmedi.

Peki bu kadar güzel bir kadına asılmıyor muydu adamlar?
- İşte esas sorun oydu. Erkekler sürekli laf atıyor, beraber olmak istiyor, anlatamıyorsun. Hep susmak zorunda kalıyorsun. Her şeyi kendi içimde yaşadım. Ben kadın bedeniyle oyunculuk yaptığım dönemde, bir görüşmeye gideceğim zaman, o dişi kıyafetleri giymeden banyoda ağlardım. Çok zordu. Parlatıcı sürmek bile işkence gibi geliyordu bana. Kadınların hoşuna gider güzelleşmek, süslenmek, makyaj yapmak ama ben kadın değilim ki, nefret ediyordum. Hele topuklu ayakkabı giymek… Şu an o kadar rahatım, özgürüm ki, oynamama gerek yok, kendimim. Senelerce oynadım. Tamam dizilerde oyuncuydum ama onun dışında kendi gerçek hayatımda da oynuyordum Nil diye bir kadını. Sadece kamera önünde değil yani. Sete gittiğimde de bir kadın gibi davranmam gerekiyordu, el hareketlerimden mimiklerime kadar, oysa içimde fırtınalar kopuyordu...

Ailenden kimse, “Tedavi olacaksın. Psikiyatristlere götüreceğiz seni. Düzelteceğiz” filan demedi mi?
- Ben içimdekileri dışa vurmuyordum ki. Anneme 5 sene önce anlatmaya başladım. 5 yıl önce ona dedim ki “Ben kadınlardan hoşlanıyorum!”

Eeee…
- “Nasıl yani?” dedi. Beni lezbiyen zannetti. Yanlış anlamasın diye, “Ama ben eşcinsel değilim” dedim, “Kadınlardan kadın gibi hoşlanmıyorum, kadınlara karşı erkek gibi hissediyorum.” Zaten o yüzden bu yola girdim, o yüzden ameliyat oldum, o yüzden hormon alıyorum. Özüme dönüyorum. Özüm bu benim. Bir bütün olmaya çalışıyorum. İnsan her şeyden önce kendini sevmeli, ben kendimi sevmiyordum, kendimle barışık değildim. Ancak bu ameliyattan sonra barışabildim.

Ameliyatı olmaya ne zaman karar verdin?
- Son bir senedir yaşadığım psikolojik sorunlar çok ağır gelmeye başladı. Tamam çevreye karşı rol yapıyordum ama artık bünyem kaldırmamaya başladı. Kadınsın ve oyuncusun ya, “Niye hep kısa saçlısın?” diyorlardı, gittim saçlarıma kaynak yaptırdım. Bir taraftan da işimi iyi yapmak istiyordum fakat böyle davrandıkça da kendimden uzaklaşıyordum. Bu çelişkiler yüzünden sorun ağırlaşıyordu.

Nil öldü, Rüzgar doğdu…

Peki insan ameliyata girerken ne hissediyor?
- Girerken değil de, çıktığımda ne hissettiğimi söyleyeyim: Yeniden doğmuş gibi hissettim. Nil öldü, Rüzgar doğdu.

Göğüslerin kesildi mi?
- Evet.

Hormon almak nasıl etkiliyor insanı?
- Sinirli oluyorsun. Yavaş yavaş kafa yapının da değiştiğini görüyorsun. Şu an daha iyiyim. Daha alışmış durumdayım. Ama cinsiyet değiştirme operasyonu ve süreci gerçekten zor ve eziyetli. Kimse bunu spor olsun diye, zevk olsun diye yapmak istemez. Katlanması kolay bir şey değil. Buna katlanıyorsan demek ki ortada 26 yıldır süren bir zorunluluk hali var.

Bu yaşıma kadar hiçbir erkekle sevişmedim

Bu kadar set, diziler, insanlar… Hiçbir şeylerden şüphelenmiyorlar mıydı? Bu kadar mı iyi gizliyordun?
- Evet iyi gizlemişim. Zaten işime gidiyordum, merhaba, merhaba, işi bitirip eve dönüyordum.

Peki adamlar memene bakıyorlar, popona bakıyorlar, yatağa atmak istiyorlar…
- Kusacak hale geldim. Bir yere kadar ruhun dayanıyor sonra mümkün olamıyor. Artık ben bu bedenle devam edemeyeceğimi anladım. Ya bu beden bitecekti ya da ben…

Bunun dışında gizli bir hayatın var mıydı?
- Ben hayatım boyuncu hiçbir erkekle birlikte olmadım, sevişmedim. Hiç erkek sevgilim olmadı. Hoşlanan insanlar oldu ama cinsel olarak hiçbir erkekle olmadım. Hep kadınlarla birlikte oldum. Ama bunu saklamak durumundaydım. Bir dizi yemeği oluyor mesela, “Erkek arkadaşın gelmiyor mu?” Hani “sevgilim sevgilim” diye lafını ediyorum ya, “Nerede sevgilin?” diyorlar, “Niye getirmedin” diyorlar, her defasında bir başka yalan söylemek zorunda kalıyordum.

Peki içince… İçindeki erkek ortalığa çıkmıyor muydu?
- Hayır hiçbir zaman.

En zorlandığın dönem hangisiydi? Şimdi mi?
- Hayır, şu an bir kalıbın içinden çıkıp, özgürlüğüme kavuştuğum dönem. Kendimi kuşlar kadar hafif hissediyorum. Çünkü yalan konuşmaktan nefret eden bir insanım ve hayatım yalandı. Nil olarak var olduğum müddetçe ben bir yalandım.

Burada insan birini suçluyor mu? Ya “Ben neyim?” diye kendi kendine kahrediyor mu?
- Yok kimseyi suçlamadım. Erkek olduğumu biliyordum. Bu konuda bir tereddüdüm yoktu. Sorun, kendimi yansıtamıyordum. O yüzden de kimseyle samimi olamadım, hep bir mesafe vardı insanlarla aramda. Bir ortama girmek istemiyordum, sohbet etmek istemiyordum, çünkü ben, ben değildim. İşim biter, ben giderdim.

Bu anlattığın 26 yıllık yalnızlık…
- Biraz öyle. Her şeyi kabul ederek bu yola girdim. İnsanların beni kabullenmesini de beklemiyorum. İsteyen eder, istemeyen etmez. Ama benim gerçeğim bu, ben erkektim, sadece bedenim farklıydı, şimdi özüme döndüm.

Benim hayatım benim seçimim benim cinsel organım

Ameliyata nasıl karar verdin?
- Hep erteliyordum. Biraz sonra, biraz daha sonra… Ama bir baktım ki kendin gibi olamadığın zaman, her şey ‘emanet’ duruyor. İstediğin kadar para kazan, o da tatmin etmiyor. Ben parayı değil, kendim olmayı tercih ettim. Oyunculuğu bırakmayı bile göz aldım…

Peki ameliyata karar verince hemen “Gel” dediler mi?
- Hayır, tabii ki öyle değil. İki sene Çapa’ya gittim. Çeşitli testler yaptılar. Psikolojik tedavi uyguladılar. Ben her terapide hissettiklerimi anlattım. Bir süre sonra doktor kararıyla hormon almaya başladım, yedi aydır kullanıyorum. İki senenin sonunda da “Artık kadından, erkek bedenine geçmeye hazırdır” diye heyet raporu aldım. O rapor olmadan ameliyat olabilmek mümkün değil.

Ünlü olman ekstra sorun yarattı mı?
- E, o yüzden gündeme geldim. Ama unutmasınlar ki, benim de bir ailem var. Bu süreçte onların da hırpalanmasını istemiyorum.

Bu anlattıklarında ‘yanlış’ olan ne var ki? İnsanlar seni neyle suçluyorlar?
- Suçlama değil de çok alışılagelen bir durum değil. O yüzden…

Basında ve sosyal medyadaki kendinle ilgili haberleri okuyunca ne hissediyorsun?
- Benim hayatım, benim seçimim, benim cinsel organım… Kimseyi ilgilendirmez. Kimseye laf düşmez. Böyle düşünüyorum.

röportaj:Ayşe Arman
Kaynak:Hürriyet.com.tr 24.02.2013


Haber Tarihi : 25.02.2013
Haber Editörü : UntiLSleeP
  «« GERi
Bu haber 166029 kez okundu.

Haberi
Paylaş
Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Not: Bu sayfalarda yer alan yorumlar kişilerin kendi görüşleridir.
Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

Habere Yorum Yaz

Nil`i tebrik ediyorum bende, özellikle bizim toplumumuzda (enteresandır bu toplum Zeki Müren ve Bülent Ersoy`u da bağrına basmış olsa bile) önyargılar ve malum müslümanlık kisvesi altında oluşmuş yobazlık ile baskı görüyorken her şeyi göze alıp hayatını yaşayacak. Hepimizin göze alamadığı zorluğu göze aldı, helal olsun :)
Yazan: Lezce Üyesi

Buradaki bazı ``lezbiyen`` arkadaşlar aslında kalben, ruhen erkek olduklarının farkında değiller. Onlar erkek ve kadınlardan hoşlanıyorlar. Ya da farkındalar da başka seçenekleri yok bilemeyeceğim. Bunun yanı sıra kadınlar var aramızda ve onlar lezbiyen(/biseksüel) çünkü kadınlardan (/da) hoşlanıyorlar. Her şekilde bu karmaşa yoruyor bazen beni. Bakıyorsun çok tatlı hatun, kamera açıyorsun veya tanışıyorsun... aaa erkek bu :O Ooof gidi off.
Yazan: Lezce Üyesi

cesaretini kutlarım nil.sanırım ölüm tehditleri bile alıyormuş çok yazık ülkemizde beyin nakli şart:)
Yazan: Lezce Üyesi

Kadın iken çok güzel bi yüzü var idi:=) erkek olunca da yakışıklı olmuş yahu:D
Yazan: Lezce Üyesi

nilken daha guzeldi ama şimdi daha ıyı olmuş yolu açık olsun
Yazan: Lezce Üyesi

Cesaretınden dolayı kutlar , yenı hayatında basarılar dılıyorum nil :) Ama önceki halin cok baskaydı:-p
Yazan: Lezce Üyesi

Bazılarınızın bu tuhaf yorumları nerden bulduğunu merak ediyorum açıkcası. Kendisi trans erkek olduğu için bir kadından lezbiyen gibi hoşlanmaması gayet doğal çünkü o bir erkek ve bunun için illa ki peniste gerekmiyor. Trans erkekler vardır! Tıpkı trans kadınlar gibi ve bu siteye trans kadınlar alınmıyor! Lezbiyen ilişki yaşamak onlarında hakkı! Üye olarak bi trans kadınla beraber olmayacağıma sizler karar veremezsiniz! Tıpkı cinsel kimlik dayatması gibi ne Aktif ne pasif ne AP bu cinsel dayatmanızı kabul etmiyorum. Adminler vazgeçin artık!! Yadsıdığım bu sitenin adminleride kadın tuhaf!!
Yazan: Lezce Üyesi

``o değil de,gül gibi kız gitti ona yanıyorum ben :( Yazan : ALTI2`` Bu yoruma harfiyen katılıyorum- çok tatlı bir kızmış.
Yazan: Lezce Üyesi

Kendisi adına sevindim ama benimde lezbiyenler hakkında yaptığı yorum gözümden kaçmadı değil.Hangi bayan isteyerek lezbiyen oluyor ki? Biraz abes kaçmış,hormonlardan dolayı olsa gerek! diyeceğim ama önümdeki şişik-rötuşlu bir röportaj da olabilir,kim bilir? `` Lezbiyen değil ablası,doğuştan doğuştan,lezbiyenleri de sevmiyor zaten `` ..
Yazan: Lezce Üyesi

Bazı sözleri dikkatimi çekti lezbiyenlerle ilgili hoşuma gitmedi.. Pek bir farkı yok aslında sadece bazı lezbiyenler tescilsiz raporsuz :) umarım yeni hayatı ona hep mutluluk getirir..
Yazan: Lezce Üyesi

helal olsun:)
Yazan: Lezce Üyesi

Rüzgar o bedenin içinde kendini sevmedikçe isterse dünya güzeli olmuş olsa neye yarar ?!!!! lütfen abaza ve seksist erkekler gibi düşünmeyelim
Yazan: Lezce Üyesi

Harikasin keske herkes senin gibi cesaretli olsa ...
Yazan: Lezce Üyesi

helal olsun
Yazan: Lezce Üyesi

lezcedeki bazı feminenler bundan daha çok erkeğe benziyo :))
Yazan: Lezce Üyesi

Hoşgeldin Rüzgar
Yazan: Lezce Üyesi

Her haliyle hoş. Yolu açık olsun :)
Yazan: Lezce Üyesi

o değil de,gül gibi kız gitti ona yanıyorum ben :(
Yazan: Lezce Üyesi

Diğer başlıklardan bazıları.
Deri altından mucize çıktı!
Baki Koşar Haftası Perşembe Günü İzmir’de Başlıyor
Erol Köse'den Nil Erkoçlar ile ilgili şok iddia
Galatasaray'da Lezbiyen aşk skandalı
"Bu kadın lezbiyen kızımı çok üzdü"
Hollanda'da Lezbiyen Aileye Verilen Küçük Yunus İçin AİHM Yolu Açıldı (Özel)
Eşcinseller Meclis gündeminde
Lezbiyen Çifte Düğün Pastası Yok
Ellen’dan Eşi de Rossi’ye Doğum Günü Sürprizi
Rusya'da Homofobi Yasalaşma Yolunda