Çok değil, tanışalı 3 gün olmuş, aşık oldum der!

Çok değil, tanışalı 5 gün olmuş, borç para ister!

Çok değil, tanışalı 10 gün olmuş aynı eve çıkmak ister!

Ve bizler ne yaparız? İnanırız!! Bu kadar saf mıyız? Değiliz! Öyleyse? İnanırız işte. Çünkü inanmak isteriz. Öylesine karışığız ki, çözülmek isteriz. Yorgunuz, dinlenmek isteriz. Bu yüzden de sorgulamadan kapılır gideriz. Aslında tüm oklar aynı hedefi gösteriyordur, görmezden geliriz. Yanlış yoldasın der içimizdeki ses, duymak istemeyiz. Arkadaşımız napıyorsun sen delirdin mi der, üstüne birde müdafaa ederiz, sandığın gibi biri değil o! Sonra? Sonrası mokoko!! Henüz yerini yurdunu, ailesini bilecek kadar tanımadığın (Hoş bilsen de bazen fayda etmez), sadece cep numarasını bildiğin birine güvenirsen, sonra diye bir şey yoktur! Sonrası bir bardak sudur! Afiyet olsun!

Dolandırıcılar ve sahtekarlar her devir, her yerde, her daim olacaklar. İnsanız, şaşarız beşeriz. İçimizde doğrular kadar yanlışlar da var. Bunun hetero veya eşcinsel olmayla da hiçbir ilgisi yok. Heterosu da aynı, eşcinseli de. Onlar tü kaka, bizler sütten çıkmış ak kaşıklar değiliz. Üstelik bizde ne hikmetse hemen güvenme potansiyeli var. Zart diye güvenip zort diye donumuza kadar veriyoruz karşımızdakine!

3 günde aşık olup, 5 günde borç para verip, 10 günde de aynı eve geçersek başımıza her türlü olayın gelmesi de mubahtır! Şimdi diyeceksiniz ki çok eski tanıdıklarımız hatta en yakın akrabalarımız bile yapabiliyor bunu, doğru! Ancak orda ki yaptırım gücünüzle henüz hakkında pek bir şey bilmediğiniz birine karşı uygulayacağınız yaptırım gücü aynı değildir, olamaz da! Ayrıca araya zaman girince, tanıdıkça belki de güvenmekten vazgeçeceğiniz birini onlarla bir tutamazsınız! Onlar yakınlarımızdır ve bir şekilde yol bulunur yada bulunmazsa adı üstünde yakınımızdır yapılacak bir şey yoktur. Ama hayatımıza daha dün girmiş birinin iyi kurgulanmış güven telkin eden birkaç cümlesine ve duruşuna kanıp, dost yada sevgili ayaklarıyla bizi sömürmesine izin vermek bile bile ladestir!

Son zamanlarda sıkça duyduğum bu konuyu yazmaktan esef duydum ancak yazmadan da geçemedim. Daha çok yeni tanıdığınız birilerine, yüzü güzel, sözü güzel diyerek şak diye inanmaktan, güvenmekten vazgeçin! İyiler kadar kötüler, gerçekler kadar sırf insanları çarpmak için açılmış sahte profillerde var. Aynı anda kim bilir kaçınızdan ödemem var, borç istiyorum adı altında para sızdırmaya çalışıyorlar. Daha da ileriye gideyim, güven ortamı sağladıklarında kredi çektiriyorlar! Sonra sen ödeyeceğim diye uğraşa dur onlar bir güzel yok oluyorlar!

Beni dinleyin, demedi demeyin!


HAMİŞ : İyilik yap denize at, halık bilmezse balık bilir lafı eskidendi. Artık ekmek aslanın ağzında değil, midesinde, çıkarabilene helal olsun!

Işık ve Sevgiyle
Bilge ADAM