İnsan, doğanın içindeki en üstün varlık. Yaşamın gereklerini layıkıyla yerine getirebilmesi için de bir beyin verilmiş bu muhteşem varlığa. Ve o beyin sayesinde öğreniyor, düşünüyor, konuşuyor, karar veriyor, uyguluyor, gülüyor, ağlıyor, neşeleniyor vs vs. Kısacası “İnsanlık Halleri” ni yaşıyor…
Düşeriz, insanlık hali. Uyur kalırız, insanlık hali. Unuturuz, insanlık hali. Kızınca tepki gösteririz, sevinince, üzülünce paylaşmak isteriz, insanlık hali..Haa bir de, severiz, insanlık hali! Kalbimiz çarpar, ruhumuz kanatlanır, ayaklarımız yerden kesilir. Güzel şeyler yapmak ve yaşatmak isteriz sevdiğimize. Herşeyin iyisi ve güzeline layıktır çünkü. Derken bir gün bir şey olur ve ayrılırız, insanlık hali. Bir de bakarız ondan kötüsü yoktur, insanlık hali! İnsanlığın bu kadar hali de çok fazla ama dimi? İyiyken iyi kötüyken kötü olması aşkla bağdaşmayan bir unsur çünkü. Aşk bağımsız bir duygudur. Aşk gelse de gelmese de sevebilmektir. Böyle der ünlü ozanlar, yazarlar, şairler…
Şimdi varacağım noktadan önce olayı dinleyelim..
Anlatan değerli bir okurum…
“Sevgilimden ayrılalı uzun zaman olmuştu. Ortak bir arkadaşımız,ikimizinde doğru düzgün insanlar olduğunu ve mutlu olacağımızı öngörerek beni bir kızla tanıştırdı. (adına şimdilik Ceren diyelim.) Gel zaman git zaman Ceren, kendisini arada bir arayıp rahatsız eden eski sevgilisine benim adımı veriyor en doğal hakkı olarak. Bunu hazmedemeyen eski sevgili, benimlede yüzyüze konuşma yiğitliğini gösteremediğinden Ceren ‘i arayıp benden ayrılmasını istiyor ve eğer bunu yapmazsa her iki tarafın cinsel kimliğini en yakınlarına anlatmayla tehdit ediyor ve ilk iş olarak yeğeninden başlıyor. Büyük bir paniğe kapılan Ceren, elini eteğini çekip herkesten ve her şeyden vazgeçiyor! Tek fark, benimle dost kalıyor, eski sevgilinin adını bile anmak istemiyor.”
Dinlediklerim camiada benzerlerini duyduğum şeyler aslında. Üstelik sadece bizler için değil, gay arkadaşlar içinde geçerli bu durum. Herkes koşulları gereği o kadar sağlam duramayabiliyor konunun arkasında. Hatta daha ileriye gidenleri de gördüm, bu yüzden ailesinin sert tepkilerine maruz kalıp, intihar noktasına gelenleri de. Her aile de aynı tepkiyi göstermiyor maalesef. Aslanlar gibi sonuna kadar sahip çıkan ve evladının arkasında duran aileler de var, sırtını dönen de.
Şimdi biz bu davranışımızla neyi ispatlamış bulunuyoruz? Gerçekten tü kaka mıyız? Nasıl olabiliyoruz böyle? Hani farklıydık? Hani lafa gelince söylüyorduk “Bizi biz daha iyi anlar ve koruruz” diye? Hani yeri geliyor bas bas bağırıyoruz ya önce insanlık diye! Sanırım bunu söyleyen arkadaşlar arada ucuz kahramanlar çıkabileceğini hesaba katmamışlar! Ucuz ve çirkin! Kendi kendimize yaramaz diyoruz, kendimizi anlatmayla tehdit ediyoruz düşüncesizce, ucunun kendini inkar etmeye varacağını hesap etmeden. Kendimizi kendimiz kabul etmiyoruz ki, toplum nasıl etsin cümlesini gel de tekrarlama şimdi!
Bu nasıl bir cesarettir? Nasıl bir hadsizlik, çirkinliktir? Onun insiyatifinde olan bu kadar özel bir konuyu nasıl ve ne hakla isteği dışında başkalarına anlatırsın? Belki de çok ciddi sorunlara neden olabileceğini bile bile, bu nasıl bir gaddarlıktır? Bunu yapmayla ne geçti eline? Ve en kötüsü kendini kandırdın, benliğine yalan söyledin. Üstelikte bunu yaparken çirkinleştin! Aynaya bak ve yüzleş kendinle! “Ben bu kadar çirkin miyim?” de! “Ben neyim, bu kimliğin arkasına sığınan insanlığı oturmamış yaratık mıyım?” de! Sen ve senin gibiler karanlık sularda yüzen çirkin ruhlarınızla, sadece bu camianın değil, toplumun da lanetlediği yüz karalarısınız! Bu yüzden koskocaman yalnızlıkları yaşadığınızı görmüyor musunuz? Arınmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Aşk, bu kadar ucuz ve kolay bir kavram olsaydı, tarihler boyunca bu kadar efsane yaşanmaz, aşıklar onu bulmak için peşinden koşmaz, iki ayak hareketiyle kavuşurlardı. Yüzyıllardır boşuna mı aşkı aradı bunca insan? Boşuna mı uğruna ne canlar verildi, ne hayatlar söndü? Aşk yoluna sizleri silah zoruyla mı sokuyorlar da bitti diye bu kadar çirkinleşebiliyorsunuz? Bu zavallı duruşun adına nasıl “AŞK” diyebiliyorsunuz? Karşınızdakini zorlayıp korkutarak bu kadar yaraladıktan sonra bir de ilginç bir şekilde onun size geri dönmesini bekliyorsunuz! Ne cüretle? Nesiniz siz, kimsiniz?
Soruyorum şimdi sizlere, nerden başlamalı, nasıl yol almalı? İnsanlığın bu insanlıkla bağdaşmayan, nefret dolu vahim hallerini ne yapmalı?
HAMİŞ : Yukarıda anlattığım çirkinlikleri yapanların bir çoğunun profilinde insanlıktan, iyilikten, güzellikten bahsediliyor, felsefe yapılıyor, sanırsın ki dünyayı kurtarıyor! Gel gör ki ciğeri yok satmaya, tahtırevanla gidiyor aşkı bulmaya!
Işık ve Sevgiyle
Bilge ADAM
|