Tarih : 2 Ekim 2007
Yer : İzmir’in Şirinyer semti
Sabah patlayan bombanın şoku hala üzerimizde..
İşlerimi halletmek için Şirinyer’e gelmiştim. Karşıdan karşıya geçmeye hazırlanırken karşıdaki halıcı dükkanında çalışan arkadaşımı gördüm, el salladı gelsene gibilerinden. Sözlüydü, bir evin bir oğluydu, evlenecekti, düğün parası biriktiriyordu.. Arabalardan fırsat bulup geçmeye çalışırken kulakları sağır eden ikinci patlama.. Gözlerimin önünde bir insanın alev topu haline gelip paramparça olması, etrafındakilerin sağa sola savrularak yaralanması, şoka girenler.. Öylece kalakaldım.. Karşı dükkanda, gözlerimin önünde patlamanın etkisiyle alev topu haline dönen kişi, az önce gelsene diye bana el sallayan arkadaşımdı! Meğer dükkanın önündeki çalıntı motosikletin selesine konulmuş bomba..
Ailemden iki şehit, arkadaşlarımdan Türk-Kürt ayırt etmeksizin kayıplarım oldu bu uğurda.. Bilirim ben hiç yere, yok yere ölenlerden geriye kalan acıları! Bilirim de söyleyemem, kelimelerim kifayetsiz kalır artık yüreğimdekileri dökmeye.. Sıkıldım çünkü.. Yoruldum, bıktım. Midem bulanıyor artık 30 yıldır aynı filmleri görmekten… Her olaydan sonra aynı söylemler, aynı harekatlar, aynı içi boş tepkiler, aynı kuru sıkı vaatler…
Önce Diyarbakır, sonra Suruç, derken ben geliyorum diyen bir Ankara felaketi.. Ülkenin başkentinde, ülkenin göbeğinde, devletin kalbinde canlı bombalar patlatıldı.. Şaibesi şusu busu bir tarafa.. Hangi karanlığı aydınlattı şimdi patlamadan yükselen alevler? Hangi ideolojiyi serinletti akan kanlar?
Sormuyorum artık bunları kendime.. Başka şeyler takılıyor şimdi aklıma. Mesela barış için toplanılan bir meydanda barış adına atılan “Bu meydan kanlı meydan!” sloganı ne derece doğruydu? Barışı çağırma şeklimize bakın, böyle mi gelecekti barış? Bu meydan kanlı meydan diyerek mi? Barışın kendisi bile isyan etti slogana da tam o anda patlattı kendini karanlık beyni mutasyona uğramış zavallı bedenler! Kanlı meydan mı istiyorsunuz, alın size kanlı meydan dercesine! İki tane çok sevdiğim insanı bıraktım ben o meydan da.. İki sevdiğim daha terörün lanetli kollarında.. İyi bilirim ben hiç yere, yok yere ölenlerden geriye kalan acıları!
Ankara’da ailesi olan bir arkadaşımı aradım, iyiler miymiş merak ettim dedim. Öyle üzgün ve öyle öfkeliydi ki ailesini dahi es geçmiş gibi “Artık bende varım!” dedi!. Nedir var olduğun dememe kalmadan saydırdı, “Artık bende yerimden kalkacağım, milliyetçilikse bende milliyetçiyim, yürüyüşse bende yürüyüşteyim, sokaksa sokaktayım!”
Zurnanın zırt dediği yer tam da burası işte! Bende bir Atatürk milliyetçisiyim. Çizgim de, siyasi duruşum da bellidir benim. Ancak bunu sen ben haline getirerek kutuplaştırmanın kime ne faydası oldu bugüne kadar? Sokağa çıkılacaksa bu sen ben kavgası için olmamalı. Güzel ülkemin, dayatılmış öğretilerle hareket eden, düşünme yeteneğinden yoksun zavallı insanları, ne zaman açacaksınız gözlerinizi? Biri öldüğünde Türk mü Kürt mü diye sorup ona göre üzülecek olanlar, ne zaman vazgeçeceksiniz bu ilkel çağlardan kalma zihniyetlerden? Tarihte görülmemiş terör olayları yaşanırken, nasıl durduracaksınız bu zihniyetlerle bu kan davasını?
100 küsür kişi barış bile diyemeden ne üdüğü belirsiz bir iç savaşın uğruna hiç yere yok yere
paramparça oldu. İçlerinde Türkü kürdü, lazı, çerkezi.. Ortak noktaları sol görüşlü olmaları!
Kan dökülen o meydanlar da, bu saatten sonra kol kola girip halay çekerek gelir mi barış?
Ümidimi kaybetmek istemiyorum ama bu zihniyetle çok zor..
Ve nasıl duyarsızlaşıp, gruplaşmışsak mutluluklar da acılar da birleştiremiyor artık bizleri.
Ne Nobel ödülü alan profesörümüze sevinebildik, ne de kayıplarımıza birlikte üzülebildik..
Ülkemizde ki yasın hatırına İzlandalı futbolcular bile saygı duruşuna katılıyor, bizler o saygı duruşuna bile tahammül edemeyip elin İzlandalı’sının önünde ıslıklıyoruz birbirimizi! Aferin! Çok iyi yapıyoruz, çok iyi biliyoruz bizden olmayanı ötekileştirmeyi, yok saymayı.. Hayatında bir kere bile doğuyu görmeden ahkam kesmeyi, her doğuluya terörist gözüyle bakmayı! Her batılıyı vurdumduymaz, her batılıyı hayattan bihaber Allahın züppesi sanmayı!
Öylesine kutuplaşmışız ki, birleşemiyoruz, birlikte yasımızı dahi tutamıyoruz…
Nereye varır bilmiyorum, bilmek de istemiyorum artık.. Her kafadan çıkan seslere kapattım kendimi, kimseyle ülkeyi kurtarmıyorum. İyiyim ben böyle.. 1 Kasımı bekliyorum sessiz sakin.. Oy vereceğim inadına, kimse vermezse bile ben gidip vereceğim. Bu son çünkü biliyorum, asıl bundan sonra değişecek pek çok şey.. İçim rahat olsun istiyorum, ben üzerime düşeni yaptım demek istiyorum, başımı yastığa huzurla koymak istiyorum…
Bazıları bu şarkıya güler ama ben hala çok severim :
“Özgürlük ve barış tüm insanların özlemi olacak yarınlarda”
www.youtube.com/watch?v=Cr5lv1Gc2H0
HAMİŞ : Ekşi sözlükte ki arkadaşın biri ne yazmıştı hatırlıyor musunuz?
“Sosyal hayatında dedikodunun, riyanın, türlü ilişki stratejilerinin, iş hayatında her türlü çakallığın, akraba ilişkilerinde çıkar savaşlarının dibine vuran bir toplumdaki insanların, Orta Doğu`da dönen emperyalist stratejilere ve kirli politikaya inanmaması da ayrı komik! He bir sen akıllısın, bu kodamanlar saftirik. Gomplo bunlar gomplo. Bunu söyleyenler de kominikler zaten!”
Nereden aklıma geldiyse, geldi işte!
Işık ve Sevgiyle
Bilge ADAM
|