Aliye Aybüke Özdemir‏
ogan.insan@gmail.com
Yazarın diğer köşe yazıları ...

Bütüteç:    

BENİ BANA ANLATACAK BENLİK KİMDE VAR ?

         İnsanlık halleri yaşanıyor bu sıralar. İnsanlıktan çıktıkları anlarda oluyor aslında canlı türlerinin. İşin aslı şöyle ki; gereksiz düşünmekten yorulan mevki sahibi insanlar da var. Duyarken yorulup, yorulurken komediyle dinlenmemek elde değil.


         Yorulurken dinlenmek yalnızca, sol tarafındaki iç-li organı başında hissedebilenin meziyetidir.


         Kalp çok hassas bir cihazdır, mekanizması gayet narin ve tutarsızdır. Kalbin fişi ancak beynin prizine takılınca kesintisiz çalışır ve insanı doğuran da yaşatan da büyüten de odur. Her canlı şahsi rızkını kendi büyütür, lezizleştirir ve tüketir. Kafatasının içine inanılması zor bir sanatla yerleştirilip, zaman ocağında kısık ateşle pişirilen bu lezzet, itina ile kalp sosuna bandırılır. Afiyet ise ekilen ve biçilenin kıyasında gizlidir.


          Ezanın ardından açılan orucun sahibinde ki iştah var olabilir bazen kişi de.  Hızlı, kısa zamanda ve yarım yamalak doymamalı insanın benliği. Yavaş yavaş, sindire sindire havaya tükürülmeli nefes…


          İnsanın ruhsal bir kimliğe ihtiyaç duyup, kendine isim yapıştırmasının taraftarı olunmamalı. Taraf tutacak kadar kimse yaşamı kısıtlamamalıdır. Uzun vadeli sofralara oturup ardından sindirimi kolaylaştırma amaçlı kılınan teraviler ise başka başka söyleşi sahiplerinin üzerinde gerçekleştirilen gel-gitler kadar çaresiz bir açlıktır.


          Niyeti kötü olan insan top patlamadan önce yemiştir ayvasını. Sonra ki lokmalar mideyi büyütüp bulandırır? Kusan, hastalığı kendinde araması gereken birine; ne dışkı ile ne de tebessüm ile karşılık verilmelidir, görmezlikten gelinmelidir densiz ve ruhsal kusurlar. Kan davası misali kısır döngüden kaçınılmalıdır.


          Efkârlanmayı meziyet bilip gözyaşlarıyla havlayana kemik atmak, kabahatli üstlenmektir. Çünkü köpeğin daha sonra ki aç kalışları ardından tekrar ısırma çabası gayr-i meşru bir beklenti değildir.


          Sık sık tazelenmek adına ömre çekildiği varsayılan formatlara enerji harcamak müsrifliktir. Gelinmişse Dünya’ya bir kere, resetten öteye gidilemez. Tekrar doğmaz insan fakat tekrar tekrar yaşayabilir. Yaşamdan vazgeçirecek buyruklarda bulunup, bilgisiz ve kalabalık insan gruplarının uğraşısı olmak insanın kendi arzusuyla gerçekleşir. Emredilirse aksam yeniden doğacaktır elbette. Karanlık dolanacaktır dilin pürüzüne; gözler nemlenecektir söylenmesi mekruh olan için, hastalık sanılanı günah kabul eden idrak yolları iltihaplanmış insanlar için... Kendi buyruklarımızla dert hizmeti aldığımız gerçeğini kabullenmekten çekinmeliyiz.


          ‘Hastalık’ ve  ‘Günah’… Bu iki sıfatın birbirine pekiştirilmesi de akıllara zarar bir durumdur. Hastalıksa nasıl günah kabul edilir?


          Tam atılan zar tutturulmuş, altı ikilenmiş; ikilemde kalınmaması adına apansız gökten bir zar iniyor ve yedi yedi… Zarı gören yok, tıkırtısına dahi şahit olunmamış… İnançtan yola çıkarak; şansını, geneli tatmin etmek namına detayı tahrik edip bunu da malzeme edinip deneyenlere acıyarak bakılmalıdır.


          İnsan bürünür arada hakkında söylenenlerin yasına. Yağmuru ıslatıp acıtmamalıdır canını çünkü hakkı değildir söylenenler. Başkalarıyla karıştırılıyorken; bahsedeni de, bahsedileni de tanımazken, öte yandan kendini tanırken kulağa asılacak mevzu olamaz bu çığırtılar. Kuru kuruya gitmez ki bulut... Hangi cüretle, kimin haddine tenden içeriye akıp insanı akılla süzmek, analiz etmek veya inancıyla insanın arasına girmek? Sor ve düşün ki izdüşümüne ‘Beni Bana anlatacak benlik kimde var?’. Hakikat şu ki hiç kimse Kara Murat değildir… Lafta anlam aramadan önce sahibinde ki beyin sorgulanmalıdır. Her ‘Şşşt’ diyene bakılmamalı, bakılsa dahi neşe kaynağı kabul edilmeli…


 (Janis Joplin'e sesli eşliğinden ötürü teşekkür ederim. Kulağı tırmalarken ruhu nasıl okşayabiliyor hala anlamış değilim.)



Tarih: 30.05.2010

Okunma: 2999
Paylaş Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.



Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

  Bu yazıya ait yorumlar

  Yorumlayan: TUBAM
ÇOK GÜZEL PAYLAŞIM İÇİN TEŞEKKÜRLER

  Yorumlayan: beyaz_ada36
yıldızları süpürürsün , farkında olmadan
güneş kucağındadır, bilemezsin
bir çocuk gözlerine bakar arkan dönüktür
yüreğinde kuruludur orkestra , duymazsın
koca bir sevdadır yaşamakta olduğun ,
anlamazsın uçar gider , koşsan da tutamazsın
kutlarım ...

  Yorumlayan: Aquer
...ne güzel bir sagduyu ile yazilmis..beyindeki varolusculuk Metafizigi..eline saylik sevgili yazar..

  Yorumlayan: jasmin
okurken içim acıdı çok güsel omuş yüreğine sağlık ..
(janis joplin`e gelince onu çözebilmek ne mümkün :).. )


[Yorum eklemek için tıklayın]