Bilge Adam
bilge-adam@hotmail.com
Yazarın diğer köşe yazıları ...

Bütüteç:    

TRANS MISIN DERDİN VAR!

Geçen hafta konumuz yeni damat Rüzgar Erkoçlar`dı.

Bu hafta da gelin biraz kendimize ayna tutalım...

Adam geriden geldi, hem ameliyatlara hem toplumsal baskıya göğüs gererek o zor ve sancılı sürecini yaşadı, ardından davullu zurnalı yuvasını kurdu, pek çok trans erkek adayının hayallerini sollayıp geçti gitti. Acayip özenildi. İmrenildi. Kıskanıldı. Son olaylar olmasaydı, mutluluğu bayağı bayağı alkışlanacaktı, yalan mı?

Peki, adam eğer ünlü Rüzgar Erkoçlar değil de, ünsüz Deniz Ateş, Toprak Atasoy ne bileyim Poyraz bilmem kim olsaydı, bu haberin bir önemi olur muydu? Olmazdı. Bu konular 3. sayfa haberi bile olmuyorlar artık, olmasın da zaten, rahat bıraksınlar insanı. Bu ameliyatlar yeni başlamadı, yıllardır yüzlerce kişiye yapıldı ve yapılıyor. Adam ünlü olduğu için bu bağlamdaki herkesin ilgi odağı oldu. Dolayısıyla kendimizde onu didikleme, neyi var neyi yok kurcalama, hatta anlatmak istemezse ne münasebet deyip zor kullanma hakkını gördük.

Bir insan az ya da çok farketmez sadece popüler diye; onun özel hayatına müdahale etmeyi kendimizde görme hakkına bulduğumuz başlık : Ama o topluma mâl olmuş biri!

Topluma mâl olmak nedir? Yaptıklarını birileri beğeniyor ve takip ediyor diye özelinin didiklenmesine açık olmaktır. Toplumun o kişiye başarılı olduğu için verdiği cezadır. Şöyle ki; ``Onun düşüncelerini, sesini ya da yaşamını takdir ve takip ediyorum, para verip kitaplarını alıyorum, konserlerine gidiyorum, filmlerini izliyorum, o yüzden bana özelini açmak, benimle özlük haklarını paylaşmak zorunda! Çünkü ben onu beğeniyorum, o benim idolüm! Ayrıca benim idrak yollarım enfeksiyonlu, aklım da çokoprens almaya gitti, mecburen onu hiç sorgulamadan örnek alıyorum. Bu yüzden attığı adıma dikkat etmeli, yeri geldiğinde yanımda olmalı. Hem o kadar para veriyorum, sayemde bi dünya para kazanıyor, benim malım o, malın özeli mi olurmuş!``

İşte zihniyet bu arkadaşlar...

Şimdi burdan yola çıkarak gelelim bel altı muhabbetlere...

Bel altı muhabbeti bırak, bel altı espri bile yapmam ben. Olaylar akarken o anda inceden espri yaparım, gülme krizine girersin. Gereksiz hiç bir şeyi merak etmem. Yorgan altında kim ne yapıyormuş ilgilenmem. Ortada bir sübyancılık ya da gönül rızasızlığı durumları yoksa, iki gönül samanlığı seyran etmiş, o ona onu yapmış, bu buna nasıl yapacakmış, umurumda olmaz. Banane yahu, ben kendimin neyi ne kadar yaptığına bakarım!

Ama maşallah toplumumuz öyle değil. Mahallenin muhtarları teyzelerle amcalar misali ölüyoruz meraktan. Bunu yaparken de öyle bir hücuma geçiyoruz ki, sanırsın vatan millet Sakarya!

*Ahahah istediği kadar taktırsın(!) kadın işte kadın
*Eskiden Bülent Ersoy da nerdeyse regl olucam demişti puhahaha
*İhihih kız kıza birbirinizi şeyedersiniz artık!
*Arkadaş gerçeği dururken çakmasıyla ne işiniz var?
*Çakmasınız işte, çakma çakma çakmaaaa!
*Doğuştan gelenler orjinal, sonradan olanlar Çin malı mı?
*Eee şimdi çocuğu kim doğuracak kihkihkihh
*Aman bişeye de benzese bari, sakalı da pek yok
*Bak şimdi kafam karıştı, nasıl olacak o iş?
*Ya şey utanıyorum ama sorucam, acaba kaç cmdir takılan şey?

Son iki satırla ilgili bir yazı yazmıştım, bakınız: O işi Nasıl Yapıyoruz?

Beyni mutasyona uğramış amipler var ya, işte yukarıdaki konuşmaları yapanlar onlar. Trans bir bireyin nasıl bir adam ya da kadın olduğuyla, anneliği ya da babalığıyla, insanlığıyla ve erdemiyle bir bütün olduğundan bi haber yaşayan yumuşakçalar, tek derdiniz bir transın cinsel hayatının nasıl olacağı ve çocuk mevzusu mu? Ya da regl olamaması, sakalının seyrek ya da gür çıkması mı?

Soruyorum şimdi; Sağlık sorunları gereği regl olamayan kadınlar Çin malı mıdırlar? Hayatın içinde de bir kadının regl`siyle bu kadar ilgileniyor musunuz? Ya da erkeklerin sakalına bakıp, bunun ki az çıkmış bu yarım erkek, öbürü pek gür ooo kim bilir ne kadan güçlüdür falan mı diyorsunuz? Atlattığı kanser yüzünden cinsel hayatı biten erkekler, bir nevi yan sanayi mi oluyorlar? Peki ya öz evladını terkeden, işkence eden anne sıfatında kadınlar, gerçekten anne midirler? Öz kızına tecavüz eden babalar, karısını doğrayan kocalar, gerçekten adam mıdırlar?

Eyy kafadan bacaklı amipler, gerçek dediğiniz nedir? Sperm ya da doğurganlık mıdır tek gerçek? Bu yüzden mi bir tarafta spermi ya da yumurtaları yeterli olmadığı için yetiştirme yurdundan aldığını öz evladı gibi bağrına basanlar varken, öbür tarafta milyonlarca spermin arasından birinci geldiği için doğduğu an çöp konteynırını boylayan bebekler var? Ya da uzvun bilmem kaç cm oluşu mudur erkeklik? Vajina dediğiniz dokunun boyunu kaç cm sanıyorsunuz ki aklınızı santimlerle bozuyorsunuz? Ne yapacaksınız 20 cm olsa, rahmine mi gireceksiniz? Oksijen israfısınız yeminle...

Hadi mahallenin muhtarlarını geçtim de LGBT camiasının kendisinin bile bu düzeysizliklere çanak tutması, yandaşlarının da bravoo çok yaşa diyerek alkışlaması... git kus yani! O derece mide bulandırıcı niteliksiz düşünceler, kendisinin de o çizgide olduğunu unutup yapılan tuhaf eleştiriler, seviyesiz yorumlar. Kimlerle yürüyoruz bu yolda sorgusu yaptıran, alt yapısı eksik, IQ su düşük yazılar...

Ben onlara uzağım, yakınımdan bile geçirmiyorum. Siz de geçirmeyin! Zira bunlar iflah olmaz, algıları kapalı, ne anlatırsanız anlatın boşuna. Kendinizi bunlarla tüketmek yerine, algıları açık ve gerçekten almaya hazır insanlara emek harcayın. Kimlerle arkadaşlık yaptığınıza dikkat edin, değerinizin farkına varın. Lütfen!

Sitemizdeki aktif ve butch arkadaşların da bugüne kadar karşılaştığı en çirkin, en sığ ve en bel altı tavırlardan biri değil mi bu orjinal / çakma saçmalığı. Ben onlarca kadın tanıyorum çakma dediğini başının üzerinde taşıyan, onlar ne olacak? Neden onların herhangi bir şikayeti yok da diğerleri rahatsız oluyor? Önemli olan doğru insan bulmak değil midir? Herkes kendi kapısının önünü süpürsün önce, mahalle zaten tertemiz olur.

Genel yargıyı bir tarafa bırakalım, takılmayalım, bu sesler hep olacaktır. Şu köşeden siteye baktığımda bile ne kadınlar görüyorum bir tarafta atıp tutarlarken diğer tarafta tam tersini yapan. O yüzden iş birazda kendimizde bitiyor. Biraz karşımızdakinin kişisel gelişimiyle, biraz da kendimizin karşımızdakine neyi ne kadar hissettirdiğimizle, öz saygımızla ve gerçekten öyle olup olmamamızla ilgilenelim.

Ben bu anlamda bırakın sıkıntı yaşamayı, hak ettiğim saygıyı ve değeri fazlasıyla gördüm. Arkamdan bir kişinin bile bel altı muhabbeti yaptığını duymadım. Hoş bunu yapabilecek çirkinlikteki insanları hayatıma zaten almadım. Ama fark edemediğim olmuş mudur bilmiyorum. Tek bildiğim her şeyin gerçekten beyinde bittiği ve gerçek sevginin her şeyin üstesinden geldiği. Beyni olmayıp fikri olanlarında, yaşadığını zannederek kafalarını titrete titrete tenten misali ortada gezdiği.

HAMİŞ: Başkalarının hayatını merak ediyorsanız roman okuyunuz demişti sevgili Tuna Kiremitçi. Katılıyorum ve ekliyorum, hiç değilse kelime dağarcığınız genişler.

Işık ve Sevgiyle

Bilge ADAM



Tarih: 15.10.2017

Okunma: 1717
Paylaş Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.



Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

  Bu yazıya ait yorumlar

  Yorumlayan: NISH
MAİLİNİZE BAKAR MISINIZ

  Yorumlayan: schkolik
Bastan sona okudum öyle güzel yerlere deginmissin ki okurken ne de guzel anlatmi diyip bi sigara yaktım. Kendimize olan saygıyı ve sevgiyi perçinledigimiz sürece güzelliğin ve sevginin çocukları olarak kaldıgımız sürece mutlu insanlar olarak yaşayabiliriz. Sevgiyle kalın. Sevelim sevilelim. Hayat çok güzel. Kalemine sağlık.


[Yorum eklemek için tıklayın]