Uzun zamandır tamamlayamadığım bir yazı gibisin, başlayıp bitiremediğim. Ne zaman kalemi elime alsam, sesin geliyor aklıma, darmadağın ediyor kelimeleri.
Mutfağın önünden geçerken kahkahanı duyuyorum. Kızlar toplanmış sende sabah kahvaltısına. Söz yemeklerden açılmış. Berna diyor ki ``Benim ki hiç yemek seçmez, ne bulursa götürür``. Aylin ``Sorma şekerim bizim ki kılın teki her yemeği yemiyor`` Sıra sana geliyor ``Bilge en çok sarmayı sever, elinden gelse üzüm bağında pirinci yaprağa sarıp çiğ çiğ yer!`` Kahkahalar havada uçuşuyor...
Okuduğum romanları, dinlediğim şiirleri nasıl da yalancı çıkarıyor sesin. Bazen gecenin karanlığında, bazen kırmızı bir günün bitiminde. Herkes kokusunu bırakıp giderken, sen sesini unutmuşsun bende...
Kapıyı anahtarla açmayı sevmeyenlerdenim ben. Zile basarım deli gibi, hem de arka arkaya. Hayal ederim panikle elindekileri bırakıp, önce aynaya bakıp saçlarını düzeltmeni, sonra koşarak kapıya gelmeni. Nefes nefese kapıyı açışını, gözlerin kocaman olmuş. Ya koca adamsın her seferinde panikletiyorsun beni, yapma şöy.. derken cümleni yarım bırakıp ``Hoşgeldin aşkım çok özledim nerde kaldın`` diyerek boynuma sarılışını, kokunu içime çekişimi... Kapının önündeyim şimdi. Elimde anahtar, sesler öylece kulağımda, burnumda yalnızlığın kokusu, buz gibi bir klick sesi yankılanıyor koridorda...
Hımm mis gibi kokular geliyor, ne var yemekte? Mutfağa gelip arkandan sarılırdım ya hani, bir yandan da tezgahın üzerindekilere dokunarak...
- ``Şşşt elleme bakayım`` deyip elime vururdun,
- Önce üstünü başını çıkar, ellerini yıka ondan sonra sofraya!
- Bu ne yaa askeriyede miyiz, mikroplarımla ben gayet mutluyuz`` dediğimde,
- Nee mikrop mu, kimmiş o mikrop, ne zaman tanıştınız yolarım ben onu!
Gülmekten üstümü çıkaramazdım...
Banyoda yankılanıyorsun çığlık çığlığa... ``Ama kaç kere dedim sana yaa macunu ortadan sıkma diye yaa offf!``... Sırf şu çığlığı duymak için, kaç macunu ortadan sıkmak gerekir şimdi?
Bir küçük nazar boncuğu kalmış aynanın önünde, bana bakıyor... ``Aşkım çocuk muyum ben nazar değsin, her dışarı çıktığımızda nazar boncuğu taktırıyorsun bana`` Çocuk mu? Sen benim bebeğimsin bebeğim dediğim de gözlerini kocaman açıp ``Gerçekten miii?`` derdin ya hep, gerçekten bebektin işte o en şirin halinle....
Basket maçı izlerken ekranın önünden elli bin kez geçiyorsun, ponpon kızlara bakıp ``Hıhh güzel olsalar bari ben alasını yaparım`` diyorsun.. Gülerken görüntün kayboluyor, öylece bakakalıyorum ekrana...
Önünden her geçişimde, istisnasız her seferinde hep aynı şeyi söylüyor bana vitrindeki viski şişesi.
- Nasıl içiyorsun şu viskiyi, tahta kurusu gibi kokuyor!
- Şimdi ki tahta kuruları ballı merak etme, kolay oluyor içimi.
- Iyyy Bilgem yaa çok fenasınnn!
- Tamam tamam bende seni seviyorum :))
Evden çıkıp bir yerlere gittiğimizde Organize İşler filminin repliği dönerdi. ``Tamam yaa bi daha başka şekilde sorucam`` derdin ama unutup her seferinde ``Araba nerde`` diye sorardın. Dönüp muzipçe gülerdim, tam müşteride diyecekken ``sakınnn`` derdin ya hani... Keşke gerçekten müşteride olsaydı da arabamla birbirimize öylece bakıp durmasaydık şimdi.
Deniz kenarları hala seni anlatıyor bana. ``Sen denizi ben senin gözlerini seyretsem olmaz mı, aaa kağıt helvacı, yaa kağıt helva yiyelim mi? Oleyy mısırcı geçiyor, tamam yaa çekirdek olsun, hem de tuzlu tuzlu ohh misss!`` Deniz kenarında herkes susup denizi seyrederken senin içindeki kız çocuğu çıkardı ortaya, bıcır bıcır.. Sonra da ``Yaaa hep ben konuştum ama!``
Hep senin konuşmalarına alışmış kulaklarım, koca bir sessizliğe hükümlü şimdi. Kimbilir nerde, ne zaman bitecek esareti... Ne çok seviyorsun yalnızlığı diyorlar bana. Bilmiyorlar, bu seslerle ben yalnız değilim ki...
Ofra Haza `dan gelsin. You...
Bir kadının kendisinden önce sesine aşık olunabileceğinin kanıtıydı Ofra Haza. Güzelliği dillere destandı ama benim gibi kokulara ve seslere karşı duyarlı birisi için sadece sesi bile aşkın ta kendisiydi... Mezzo-sopranoydu zaten, kusursuzdu. Işıklar içinde uyusun...
* * * * * * * * * *
HAMİŞ 1 : Aktif ve butch arkadaşların iş dünyasında yaşadığı sorunları, karşılaştıkları olayları ele alacağımız bir yazı hazırlıyorum, sanırım bir kaç yazı sonra yayına vereceğim. Genel anlamda konuya fazlasıyla hakimim. Ancak, konuyla ilgili eklemek istediğiniz, şunu da yazınızda belirtirseniz iyi olur dediğiniz başlıklar veya olaylar varsa lütfen yazımı yayınlamadan önce benimle paylaşın, bana yazın ki köşemde dile getirebileyim. Kişisel bilgilerinizin bende saklı kalacağını zaten biliyorsunuz. Unutmayın, bu köşe sizin, ben sadece sesinizim...
HAMİŞ 2 : Yine ilerleyen dönemlerde yayınlanmak üzere, sitemiz ahalisinin genel profilini anlatan bir yazı daha hazırlamaktayım. Konuyla ilgili olarak üye profillerini incelemeye başladım. Üye statüsü ayırt etmeksizin, öncelikle kendi gruplarında ilk yüze giren popülerler olmak üzere yüzlerce profili inceleyeceğim. Bu anlamda özellikle gold üye arkadaşlar lütfen farklı değerlendirmesinler, sadece konuyla ilgili inceleme amaçlı bi bakıp çıkacağım ya da bilmiyorum baktığımı unutup tekrar bakabilirim, hımm bu çok ilginçmiş deyip bi daha bakabilirim, sonra bi daha.. Tamam tamam o kadar da değil. Ama söz size, hazır bakmışken fotolu profillere mutlaka puan vereceğim. Facebook listemde sitemize üye arkadaşlarım varsa, ki var, özelden sitede ki nicklerini söylerlerse, onlara da mutlaka bakacağım. Tabii ki aramızda kalacak :))
Işık ve Sevgiyle
Bilge ADAM
|