Dikkat! Bu yazı da içerik olarak rahatsız edici kelimeler bulunmaktadır. Hafiften yardırmalı, giydirmelidir. Hassas bir bünyeniz varsa okumamanızı öneririz. Buna rağmen okuyorsanız günah bizden gitmiştir!

* * * * * * * * * *

Bir kere ülke olarak hadsiz bir yapımız var.

Egomuz öyle bir tavan ki, kavga da birbirini tanımayan tek millet olarak tarihe geçmişiz.

- Kimsin sen yaa? Ne zannediyorsun kendini?

- Mala bak, asıl sen kimsin lavuk!

Küfür zaten 2. anadilimiz. Pezevenk, orospu çocuğu, dallama milli kelimelerimiz. Göt kelimesi Can Yücel üstadımız tarafından mahkemede bile aklanmış. ``Bizim oralarda göte göt derler hakim bey!``

Erkekler sokuş ustası: S.kerim belanı dallama, erkeksen çık karşıma!

Kadınlar orospu avcısı. : Orospuya bak ya ortalığı ne hale getirmiş!

O derece potansiyel bir yapımız var ki bu anlamda, olimpiyatlar olsa birincilik garanti. Yapacak bir şey yok, Osho usta zararlarını kanırta kanırta anlatmış egonun ama, bir kulağımızdan girip öbüründen çıkıyor arkadaş. Zira hadsizlik kanımızda var bizim. Pohpohlanarak büyütülmüşüz çünkü. Kazık kadarızdır hala prenses kızım, paşa oğlum, aslansın sen, kaplansın sen! Hal böyle olunca, insanları sevmek önce kendini sevmekten başlar ritüeli, bizde tuhaf bir sapmaya uğramış ve küçük dağları ben yarattım, var mı itirazı olan`a dönmüş!

En basitinden; önceki yazımda sitede gereksiz olarak tabir edilen kişiler hakkında yazı yazdım. Üstelik başıma gelecekleri biliyor muşum gibi üsluba takılıp ego yapılmasın, konu net anlaşılsın diye gayet naif bir dil kullandım. Hatta sevgili Ege ``Yardırıcam demiştin ama naif bir şekilde dokundurmuşsun`` diyerek inceden bir gülümsedi. :))

Buna rağmen, amanin sen misin yazan, mahalle ayağa kalktı, mail kutusu doldu taştı. Gerekliler feryat figan kapıma dayandı: Gereksizleri uyarmanız gerekiyorken neden fırçayı biz yiyoruz, biraz ayıp olmadı mı? dendi. Allahtan bu tarafta ``Biz hiç zarar görmedik onlardan, gayet de iyi arkadaşlıklar kurduk, kim gocunuyorsa önce kendine dönsün baksın.`` diyenler çoğunlukta oldukları için, isyan başarıyla bastırıldı! Hatta çareler üretildi seviyeyi yükseltmek adına. Asansör koyalım, gold üye yapalım, vinçle kaldıralım, altına takoz koyalım gibi fikirler vardı ki yaratıcılarını kocaman kucaklıyorum.

Arkadaşlar, bir sakin olun, bir nefes alın, bir kendinize gelin önce. Bu ne kibir? Hangi köşkün sultanısınız da haberimiz yok? Kimin gerekli, kimin gereksiz olduğuna siz mi karar veriyorsunuz? Neye göre gerekli, kime göre gereksiz?

Bir kere bu şekilde yorum yapmak önce üyelere, sonra site yönetimine karşı hem haksızlık hem de hadsizliktir. Canınızı yakan 1-2 kişi bütün siteye mal edemezsiniz. Diyelim ki, sizi rahatsız eden biri var. Profilin yanında engelleme, bloklama diye butonlar var değil mi, kullanın onları, onlar süs olsun diye konulmadı.

Ayrıca, ben size dedim ki bizim ülkemizin gerçeği bu. Bizim alt yapımız, elimizdeki kumaş bu. Ve tek tek anlattım ülkemiz gerçeğini. Okuduğunuzu anlamaktan bihabersiniz, geçmiş karşıma biraz ayıp olmadı mı diyorsunuz, pess! Ne demişti Bob Marley? ``Sen kim oluyorsun da benim yaşadığım hayatı yargılıyorsun? Ben mükemmel değilim ve olmak zorunda da değilim! Parmağın ile beni işaret etmeden önce, ellerinin temiz olduğundan emin ol.``

Ben daha basit bir cümle kurayım : En baldırı çıplağından bir profil fotosu koyup altına da ``Bakıyorum da burada seviye bayağı düşmüş`` diye yazarsan, bende sana derim ki ``Aynaya dön bir bak belki de sensindir o seviyesiz``

Her okumuş kişi nasıl insan olmayı becermiş sayılmıyorsa, her ayıpladığınız insan da gerçekten öyle mi değil mi bilemezsiniz. Benim akademisyen ve Prof.lardan oluşan bir topluluğum da var, geçmişinde feleğin sillesini yemiş bir seks işçisi tanıdığımda. Yargılamak şöyle dursun, hayatını yazsam roman olur deme cüretini bile gösteremiyorum ki o pırlanta kalbini incitirim diye. Aldığı ağır darbelerden sonra, öylesine çaresizce sarıldığı yaşamda, iki çocuğuyla hayata tutunmak için uğraşırken, onu yargılamak kimin haddineydi ki benim olsun? Ayrıca, burada yargılanacak birisi varsa orospu dediğimiz kişi değil, ona sahip çıkmak şöyle dursun, çaresizliğinden faydalanıp sokağa düşüren pezevenktir!

Kapıcılık yapsın, merdiven silsin, olmadı hizmetçilik yapsın demeyle olmuyor o işler. Hayat o kadar kolay ve ucuz değil. Oturduğun yerden kınamayla, ayıplamayla hiç olmuyor. Yakından ilgilendim konuyla, onun için ne yapabilirim, nasıl yardımcı olabilirim diye. Kurtardık çok şükür, hem onu hem iki yavrusunu.

Umarım artık bir son bulur bu yargılar. Bu yazımda bu anlamda son bir yazı olur. Hepimizde az çok ego vardır, bir parçasının çok da zararı yoktur. Ego tamamen yok edilemez ama terbiye edilebilir öyle değil mi? Aynaya dönüp bakın, egonuz ne zaman ki ötekileştirmeye ve kibre doğru yol alıyor, işte o zaman kendinizi sorgulamanızın vakti gelmiş demektir.

Ön yargılarımızı ve ağır egomuzu bir kenara koyup objektif yaklaşmayı öğrenirsek, dünya cennet olacak. Gül verenin elinde gül kokusu kalır der Çin atasözü. Gül filizleri yeşersin yüreğinizde, nefret tohumları değil...

HAMİŞ : ``Benim hayatımı yargılamadan önce, benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan, dağ ve ovalardan geç. Hüznü, acıyı ve neşeyi tat. Benim geçtiğim senelerden geç, benim takıldığım taşlara takıl. Yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git, benim gittiğim gibi. Ancak ondan sonra, beni yargılayabilirsin.“ Mevlana...

Işık ve Sevgiyle

Bilge ADAM