3, 5, 15..?
O kadar çoklardı ki sayamadım...
Yazımızın kahramanı sitemizin sakinlerinden...
Kendisiyle daha önce yazılarım üzerine sohbetlerimiz olmuştu ve hatta bir başka yazımın konusu olabilecek çok önemli bir konu hakkında fikir vermişti. (Bilahare yazacağım) Ayakları yere sağlam basan, öz güveni ve öz saygısı olan, farkındalığı oldukça yüksek ve sosyal yönü güçlü bir kadın. Kendisiyle aynı zamanda Facebook `da da arkadaşız.
Geçen gün bir sayfanın paylaşımına yaptığı yorum ekranıma düştü. Sayfanın admini, sırtında pankart asılı halde sokakta yürüyen bir adamın fotoğrafını paylaşmış. Pankartın üzerinde ``Erkekler boşanan kadınların hayat sigortası değildir, ömür boyu nafakaya hayır`` şeklinde bir cümle var. Tarafsız olması gereken admin de ``Hee evet aynen öyle`` diye eklemiş.
Sayfa sözde bir İzmir sayfası. Sözde diyorum çünkü İzmir gibi bir şehrin temsilcisi olamayacak kadar vizyonsuz ve dar bir pencereye sahipler. Paylaşımın beğenilerine baktım, kadınlar bir hayli varlar. Yorumlarla destekleyenlerin içinde de kadınlar var. Kadın kadının düşmanıdır cümlesinin ispatı yorumlar.
Sayfanın paylaşımına bu arkadaşımızın yazdığı karşıt yorum birilerini rahatsız edince cevaplar gelmeye başladı bir bir. Resmen kıza karşı bir dayanışma içine girmişler saldırıyorlar. Dayanamadım girdim lafa. Hem de 3 kere. Benimle birlikte bir kaç kişi daha. Heyhat bize cevap veren yok. Hedefe öylesine sinir olmuşlar ve yok etmeye odaklanmışlar ki, yardımcı güçlerin farkında bile değiller.
Yazmayı bıraktım, izlemeye başladım karşılıklı atışmaları. Bir süre sonra olay muhteşem bir tiyatro oyununa dönüştü. Şimdi şöyle bir sahne düşünün : Büyük bir arenada tribünde seyircisiniz. Alanın ortasında bir tane kadın var. Elinde sadece kılıcı. Arenanın kapısı açılıyor. Ellerinde kılıç, kalkan, zincir ve sopa olan iri yarı adamlar, salyaları aka aka içeriye tek tek giriyorlar ve kadının etrafını sarıyorlar. Kapılar kapanıyor. Bahisler dönüyor. İlk başta ciddiye almıyorlar tabii ki. 15 sn veren var, 1dk diyen var, 5 dk deyince ohooo naptın sen yaa deyip dalga geçen var.
Mücadele başlıyor. Ellerindeki kılıçlarla önce bir sağını solunu dürtüyorlar, kadın istifini bozmuyor. Korkmasını ve geri çekilmesini bekliyorlar, çekilmiyor. Dozu arttırıyorlar, kılıçlar çekilmeye başlanıyor. Kadın gelen darbeleri sağlı sollu, dikine dikine savuşturuyor. Karşısına kim gelirse gelsin tam bir Zeyna `ya dönüşüp bir bir deviriyor. Kral şaşkın, tribünler daha şaşkın. Kalanlarda ardına bakmadan kaçıyor. Sus pus olmuş seyircilere şöyle bir bakan kadın, işte bu kadarsınız deyip kılıcını arenanın orta yerine saplayıp gidiyor.
İşte böyle bir karşılaşmanın kahramanı Zeyna gibiydi o sayfada gördüğüm üyemiz. Bilginin ne kadar önemli olduğunu, eğitimli bir kadının kendini nasıl savunabileceğinin ve ne kadar güçlü olabileceğinin ispatı gibiydi. Her darbeyi vurduğunda biraz daha güçlendi ve etrafını pırıltılar sardı resmen. Buradan sevgilerimi yolluyorum kendisine ve ekliyorum ``İşte sahalarda görmek istediğimiz on numara beş yıldız hareketler.``
Herkese tek tek ve bıkmaksızın cevaplar vererek hatta nerdeyse okumadan yazanlar için sürekli tekrar ederek, istifini ve hanımefendiliğini hiç bozmadan, gözlerine gözlerine sokarak anlattı asıl konunun ne olduğunu. Bunu yaparken de onlar gibi çirkinleşmedi, değişmedi, onlara benzemedi.
Yenemeyeceğini anlayan eril zihniyet birleşti, işi feministliğe vardırarak olanca gücüyle saldırdı, hatta maalesef aralarına bazı kadınları da aldı. Yetmedi sayfanın admini girdi devreye ve ağzından çıkan sözlerle zafer kazanacağını zanneden komutan edasıyla şunları söyledi : Sen lezbiyensin, niye bu konuyla bu kadar ilgileniyorsun? Herkes bir anda derin bir nefes aldı bu darbe karşısında, ohh şimdi konuşsunda görsünlerdi.
Konuştu. Bula bula bunu mu buldunuz söyleyebilecek dercesine sakin bir şekilde ve gülümseyerek konuştu hem de. Gülümseyerek verdiği cevaplarla, admin de dahil olmak üzere sayfada kim kaldıysa onları da indirdi yere.
İşte bu yazının ilham kaynağıdır o cümleler.
Sözde saldırı olarak kullandığı cümlelerin ne olduğundan bile habersiz zihniyetin ardı ne ola ki? Nasıl anlatırım ben şimdi sizin gibi mankafalara bunu? Sen feministsin derken, feminizmin ne olduğundan habersizsin. Lezbiyensin derken, konunun yasalar önündeki haklar olduğundan habersizsin. Hatta sen eril zihniyet, sen var ya sen, bu nafaka alma hakkının erkeklere de verilmiş olduğundan bile o kadar habersizsin ki geçip böyle ağzından salyalar aka aka zavallı konuşmalar yapabiliyorsun işte. Ama gördüğün gibi böyle bilinçli kadınlar bir güzel yerle bir ederler adamı.
Burada bir kadının hayatından ve yaşam haklarından söz ediyoruz. Türk toplumunda dul bir kadının yaşama tutunma çabalarından.
Zihniyet şu : Ohh al nafakayı yat aşağı!
Eril zihniyetin gözünde olay bu kadar basit. Boşandıkları kadına üç kuruş nafaka ödeyecekler onu bile çok görüyorlar. Neden? Çünkü artık sömüremedikleri için menfaat sağlayamayacakları birine para ödemek zorlarına gidiyor. Olaya buradan bakıyorlar. Ayrıca kadın çocukları da annesinin evinden çeyiz diye getirmişti zaten. Hiç bir masrafları da yok! Hallediversin işte, madem halledemeyecekti boşanmaya kalkmasaydı o zaman. Zihniyet aynen bu.
Sen kadınla evlen, sana bağımlı olsun diye özellikle çalıştırmamaya özen göster. İş hayatından uzak tut. Eve hizmetçi, çocuklara dadı, kendine karılık yaptır. Ömrünü çal, hayallerini yık, alabildiğine mutsuz et. Kadın eeaahh yetti beyaa deyip boşanmak isteyince de mokoko! Neyle geçinecek bu kadın, kazancı nereye yetecek? Kira, elektrik, su, yakacak, sağlık, okul, çocuklar, mutfak... offf saymakla bitiremedim.
Hangi kadın hele ki çocukları varsa, yuvasını yıkmak ister? Hangi kadın çok mecbur kalmadıkça, tak demedikçe boşanmaya kalkar? Hele ki bu ekonomik koşullar ve toplumun bu bakış açısıyla? Hem onu canından bezdir hem de dımdızlak bırakıp ne hali varsa görsün, hayat sigortası değilim deyip sıvışmaya kalk, oh ne ala memleket!
Nafaka ve tazminat sadece kadınlara değil, erkeklere de tanınan bir hak. Arkadaşımızın dediği gibi, haklıysan madem sen al o nafakayı, çık mahkemeye ispatla kendini. Haksız yere ödediğini düşünüyorsan da iptal davası aç, araştırılsın konular, çıksın ortaya gerçekler. Niye bu kadar tepiniyorsun ki? Bir kızın varsa ve yarın bir gün aynı şeyler onun başına gelse, ne yapacaksın? Damadı kuzu kuzu güle oynaya yollayıp, amaann nafaka da neymiş be kızım mı diyeceksin? İki yüzlüsünüz, kabul edin...
Dövüyoruz, sövüyoruz, arkamızda enkazlar bırakıyoruz. Yetmiyor, arkamızda bıraktığımız enkazları belediye toplasın diye kapının önüne koyuyoruz. Yine yetmiyor kaçıyorsa yakalıyoruz, tenhada kıstırıyoruz, sokak ortasında buluyoruz, kılımız kıpırdamadan öldürüyoruz...
Sonra da bir çiçek alıyoruz ve tüm kadınların bu muhteşem gününü kutluyoruz. Ohh ne güzel kalan sağlar bizimdir, çok şükür hala dövülecek ve öldürülecek kadınlarımız var dercesine. Ne diyeyim, harikayız. Dileğim, bu anlamda güçlü kadınlarımızın çoğalması. Bunun için de kız çocuklarının eğitimine ve yetiştirilmesine ciddi anlamda önem verilmesi.
HAMİŞ : Güçlü kadınlara hayranım. Hani sorsalar bir kadında sizi ilk etkileyen nedir diye, güçlü olmasıdır derim. Ama güçlü mü mutlu mu deseler, kesinlikle mutlu bir kadın. Kadınlarımızın güçlü olmak zorunnda kalmayacakları bir dünya diliyorum.
Işık ve Sevgiyle
Bilge Adam
|