Uyandım…
Sabahları kahve içmeden kendine gelemediğini anlatmıştı. Sabahları kahveyle uyanan insanlara göre, o çok sakindi, güneş gibi sıcaktı. Karşıma nadir çıkacak güzelliklerden biriydi. Farkında olmadan hüzün katan hikâyelerime ortak edecektim onu. Ufak tefek hayallerimin sahibi yapacaktım. Bu hayatta yuvarlanıp gitmek denen bir tabir var ya; Onu tanıdıktan sonra ben bir türlü yuvarlanıp gidemeyecektim.
Kendime koyusundan bir kahve hazırladım. Kokusu bile onu hatırlatan kahveyi yudumlarken, hafif gülümsedim. Gülüşünü seversin ya, ben gülümsediğim de seviyordum, onu fark ettim.
Oturdum, düşündüm…
Önce saçlarını hayal ettim; yürüdüğü zaman tüm bakışları üzerine toplayan, güneş gibi ısıtan, soldan sağa savurduğu saçlarını… Açık bırakırdı saçlarını, nadiren toplardı. Kırmızı bir toka takardı, alelacele toplanmış bir hava yaratırdı. Yakışırdı, o da bilirdi yakıştığını. Gerçi umurunda da değildi. Çünkü o hep kendinden emindi.
Duruşuyla bile kendine hayranlık beslediğim, küçük ayaklarıyla büyük adımlar atan bir kadın. Bazen yıkılması zor bir duvar gibi dururdu, bazen de hayatı yeni öğrenmiş bir çocuk masumiyeti taşırdı.
Sonra gözleri… Yangın gibiydi gözleri, baktıkça kül eden bir yangın… O, gözlerimin içine içine konuşurken, ben kaçırırdım gözlerimi... Gözlerinin büyüklüğü korkuturdu. Belki de ona olan hislerimi gözlerimden anlayacağından korkardım. O her şeyi bilen kadın, bunu bilmemeliydi. İçimde ki ``Onu`` bilmemesi gerekiyordu.
Kahvem soğumuştu, kalktım yenisi hazırladım. Bir sıcak içeceklerin soğumasını bekleyip içenlere, bir de acı kahveye iki şeker atanlara hep şaşırırdım. Köşeme geçtim. Evin her tarafı sana aittir ama her zaman belli bir köşen vardır ya, orada üzülür, orada gülersin, işte o köşemde düşünmeye devam ettim.
Güzelliği geldi aklıma… İnci gibiydi güzelliği, bir canlıdan doğan değerli bir mücevherdi. Mucizelere inanmama sebepti. Uğruna tüm hayatını verebileceğin,fakat girmemen gereken bir savaş gibiydi güzelliği, belki de kazanılması gereken bir zafer. OOnunla olmak beni güçlü kılacaktı. Sanki hayatta başka mağlubiyetim olmayacakmış gibi.
Sonra... Gözümde büyüttüğümü, yüreğimde de büyüttüğümü anladım. Onu kendi içimden ne kadar uzak tutsam da, kendime ne kadar yasak kılsam da, kalbime işlemişti, engel olamadım.
İnsan kendine yetene razı olurdu o yüzden yetmek isterdi sevdiğine. Ona yeteceğimi düşünmüyordum, yetemezdim. Onun hayallerini, beklentilerini karşılayamazdım. Beklediği ben değildim. Hiçbir kadın da ona beklediğini veremezdi.
Aslında; bir adam bir kadına, bir adam bir adama ve bir kadın da bir kadına, kısacası bir insan bir insana yeterdi. Yetinemeyen sadece insancıklardı... O benimle konuşmaktan mutluydu, ben onu görmekten mutluydum. O bir adamı seviyordu, ben bir kadını seviyordum. Aramızda ki tek ve en büyük fark buydu. Elimden gelenin fazlasını gerektiren tek şeydi.
Herkes sevdiğini büyütürdü gözünde, ben onu evim gibi sevmiştim. Huzur bulduğum tek yer olarak görmüştüm.
Bende yarattığı dünyayı bilseydi, belki düşünseydi, düşündüğünü hissetseydi değişirdi bir şeyler. Bilemezdim. Ne onun hayatında geçici heveslere ne de benim hayatımda kalıcı hasarlara gerek yoktu. Onun bana karşı tek bir adımı bile, beni kaybedeceğim bir savaşa sokacaktı.
Denemedim bile. Belki de korktum bilmiyorum
Hani hissetseydi değişirdi bir şeyler diyorum ya; belki de kendimi kandırıyordum. Ben değişebilir miydim?
Ait olduğum kimlikten başka bir kimliğe geçebilir miydim? Her fırsatta farklı olduğumuzu hissettiren o kadına, sevdiğim o kadına benim için aşkın sadece ondan ibaret olduğunu gösterebilir miydim?
Ne demiş şair;
-Ben bir Ayten`dir tutturmuşum oh ne iyi. Bende bir sen tutturmuşum gidiyorum. Ben sana rağmen seni seviyorum. Senin anlatacağın hiç bir hikâyeyi dinlemiyorum. Önümü göremediğim o yolda çıplak ayaklarımla koşuyorum sana. Ben koşa koşa sen oluyorum, sen ise o yolun sonunda bir başkasının oluyorsun. Ben bir sen tutturmuşum gidiyorum. Ben gittiğim o yolu seviyorum.
Elimde olmadan, lügatımda kazayla oldu dediğim sevgiydi sana beslediğim.O kadar umutsuzluğun üstüne, umut beslediğim bir aşktı. Umudumu kaybetmedikçe yaralar aldığım, yaralarımı bile sararken sevmeye devam ettiğim…
Sen ne hissettin bilmiyorum...
Hayallerinizin peşinden gidin. Ben elimden geleni yaptım cümlesinin rahatlığını hiçbir şeyde yoktur.
Umutla kalın.
Odun KADIN
|