-Kocaman çocuksun hala annenin kucağından inmiyorsun! Sende ne kolaycı bir annesin aman ağlamasın şimdi deyip çocuğu tembelliğe alıştırıyorsun!
Dedi sokakta boş gezip, tek hüneri insanlara uzaktan bakıp yargılamak olan kadın.
Döndü kucağındaki çocuğuyla zorluk içinde anne, sesin geldiği tarafa yöneldi. Sessiz kalmayı yeğlerdi belki, kalırdı da elbet, ama istemedi bu kez. Yaptığı şeyden gocunduğundan değil, hiç zoruna gitmedi çünkü bu durum. Öfkelenmedi, kızmadı. İçinde olduğu duruma hiç isyan etmedi. Gözündeki yaşın sebebi dışardan gelen bakışlardı, insanların ön yargılarıydı. Gücünün yetmediği yenilgilerden biriydi bu.
-Çocuğum sadece fiziksel engelli, ama sizin engeliniz düşüncenizde başlıyor! Kucağında çocuk yoluna devam etti.
Çocuksan, hele birde engelliysen, işte o an da başlar hayatla ve engelsiz insanlarla mücadelen! (Alıntı)
Türkiye de ne kadar engelli var böyle? Yanlış! Soru bu olmayacaktı.
Türkiye de ne kadar çok engelli, diğer insanlarla birlikte normal hayatına devam ediyor. Tam da bu bakış açısıyla engellerimizi aşmaya çalışalım.
Ne demekti engelli? Doğuştan veya sonradan herhangi bir nedenle bedensel, zihinsel, ruhsal, duyusal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle toplumsal yaşama uyum sağlama ve günlük gereksinimlerini karşılama güçlükleri olan ve korunma, bakım, rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duyan kişi.
Türkiye; nüfusunun yaklaşık olarak % 12’si engelli bireylerden oluşan ve onların aileleriyle birlikte 25 milyon vatandaşı etkileyen toplumsal bir sağlık sorunu gerçeğini yaşamaktadır. Bu sorun vücudun farklı ve değişik şekillerde bütünselliğinin bozulmasıyla oluşmaktadır. Doğuştan ya da sonradan oluşan bu eksikliklerle yaşayan birey kısıtlanmış olarak hayatını sürdürür. Engelli olmanın getirdiği özel ve yaşamsal ihtiyaç kısıtlanmaları bireyin yaşama olan bakışını ve algısını olumsuz etkiler.
Engellerimiz neler peki?
*Görme engeli *İşitme engeli *Fiziksel engel *Zihinsel engel *Ruhsal engel
Engellilerin yaşadığı sorunları da şu şekilde ele alabiliriz:
TOPLUM TARAFINDAN DIŞLANMA YANİ İNSANLARIN ÖTEKİLEŞTİRME KİBİRİ
Engelli insanlara olan bakış açıları insanların zihnindeki ayrımcılıkta başlıyordu. İnsanlar kendinden olmayanı ötekileştirmeyi yaradılışlarının bir özelliği olarak görüyorlardı. İnsanların engellileri farklı görmesi onları daha engelli bir yaşama sürüklüyordu. Engelli insanlara acıyarak bakmamız, bakmayanlarında onları görmezden gelmesi, onlar yokmuş gibi davranması aramızdaki engeli daha aşılmaz bir hale getiriyordu.
MİMARİ SORUNLAR
Güzel ülkemin, o batının bile kıskandığı eşsiz yolları, engelsiz insanların bile birbirini ite kalka yürüdüğü o kaldırımların, engellilerin erişimine uygun olmaması, hatta ve hatta engellilere ayrılan o küçük alanlarını engelsiz vatandaşlar tarafından kullanılması.
İŞSİZLİK
Şirketlerin zorunluluktan açtığı engelli kadrosuna, iki üç engelliyi istihdam ettiği için, geriye kalan engelliler için hiçbir ayrım yapmayıp böbürlenmesi.
EĞİTİM
Eğitimi mükemmel olan ülkemizin koşullarını engelliye yönelik yeterli derecede iyileştirmemesi.
SOSYALLEŞEMEME
Evinden çıkamayan engelliler sosyal hayatın içine katılmaktan mahrum kalıyorlar. Çünkü dışarısı onlar için hiç güvenli bir yer değil.
AİLESİ TARAFINDAN TERK EDİLMESİ
Acı olsa da engelli çocuğu olan bazı aileler çocuklarını ya topluma göstermekten utanmaktalar ya da onları terk etmekteler.
GEÇİM SIKINTISI
Kazançları olmayan engellilerin, devletin bağladığı az bir maaşla yaşamak zorunda olması.
Yukarda sayamadığım daha birçok psikolojik, fiziksek, ruhsal sorunları olan engellilerin, bakıma muhtaç olduğu bir gerçeği var.
Peki, bu sorunları çözerken kim var yanlarında; tabi ki anneleri, elleri öpülesi o süper kahramanlar… Engelli bir çocuğun annesi olmak; anne olmaktan çok daha fazlası… Anlamak için sadece yaşamak gerektiren bir duygu. Engelli bir çocuğa sahip olduğunda sadece bir anne olmuyorsun. O çocuğun kendi oluyorsun. Onun yaşadığı acıyı hissediyorsun, mutluluğunu hissediyorsun. Onun gözüyle görüp, onun kulağıyla duyuyorsun. Farklı bakıyorsun hayata… Daha güçlü olmak istiyorsun.
Çocuklarından sonra ölmek isteyen tek anne engelli annesidir. Biliyor çünkü kendinden sonra bıraktığı o çocuk, hayatta daha savunmasız kalacak, biliyor çünkü insanlar kötü. Kimse o çocuğa onun baktığı gibi bakmayacak. Bir isyan değildir, engelli annesinin gizli gizli ağlaması. Yine de şükreder çünkü onun çocuğudur. O, engelli olarak bakmaz, o engeli ortan kaldırır.
Belki hiç anne olmayacağım ama bu anneleri anlamayacağım anlamına gelmeyecekti. Ama biliyorum bir anne, bir hayatı değiştirir. Anne bir umuttur…
Başta benim başımın tacı olan ve bu hayatta kaybetmeye tek korktuğum annemin ve diğer annelerin anneler günü kutlu olsun…
Umudunuzu kaybetmeyin, Umutla kalın…
ODUN KADIN
|