Ortam, ortamlar ve her birinin içinde oluşan büyük geyikler, garip daha da garip.Bu ortamda ki konuşmalar, hoş olmayan espiriler, istenmeyen yaklaşmalar, sıkıştırmalar yetmezmiş gibi birde bulunan alanın içinden çıkılıp ertesi günün dedikoduları gündeme damgasını vurur, tıpkı taze işlenmiş bir cinayet gibi. Hadi bakalım gıybeett zamanıı! Bütün gece, bütün hafta ‘’teenage’’ler gibi sabah akşam bu lakırdılar dillerde dolanır…’’Bebeğim bu hafta kaç hatunla birlikte oldun?, Kaç tanesine iş attın??, Hangisi pas verdi, hangisi pas vermedi???, Offff o Pas vermeyen de kimdi????.’’Aman tanrım! Yazık o pas vermeyen insana, garibimin arkasından konuşulacaklardan nasılda bihaber…Ve ardından bu masum kişi adına başta diyaloglarından alıntı yaptığım insancıklar tarafından bir ‘’karalama kampanyası’’başlatılır…
- Ah kim omu? Amaann boş versene, şapşal bir şey o.
+Yaa evet!! Tam bi kaşar, hatta kendini beğenmiş bir gudubet!
Ulan* kedi ulaşamadığı ciğere mundar dermiş ya, hah sizinkisi de böyle bir şey işte.
Kafalar fena çalışıyor değil mi? ;) Bildiğimiz o adamsı organizmalardan farkı var mı bu davranış biçiminin? Tabiiki yok! Ama bunu onlara anlatmak imkansız gibi bir şey.Akılları ve fikirleri tek bir noktada buluşan o insanlara bir şey anlatmak gerçekten zorlu bir işlem.Akıllarında kurdukları o mükemmel birleşimi, oyun haline getirip, geyikleştirip ardından ise dillendirmeleri, bunların aslında korkunç bir şey olduğunu onlara nasıl bir anda söyleyebiliriz ki?.Birlikte oldukları kişileri kandırdıkları yetmiyormuş gibi yaşadıkları şeylerin her noktasına kadar anlatmalarıda ayrı bir meziyet. ‘’Offff bir kalçaları vardı akıllara zarar’’ durum maalesef ki net olarak bu şekilde.Aslın da kendilerini büyük bir kayboluşa sürüklendiklerinin farkında bile olmadan yapıyorlar bunları…Bu tür davranışlar içinizde ki kişilik analizinde nasıl bir düşünce boyutuna çıkartır bilemiyorum ama bu benim değerlerim içinde sıfırla eş değer.Hatta karakteristik olarak ruhsal bir problemin dibe vurmuş şekli, yani bir çeşit manik depresyon.Bu tür davranışları sergileyen kişiler oldukça fazla ama maalesefki bir cinsiyet ya da yaş sınırlamaları yok.Saçı ağırsada fikri oluşmamış beyinler hala aramızda.Hayat hikayeleri mükemmel olmayabilir, ruhsal travma da olabilir ama bir insanın ona karşı zarasız bir insanla uğraşması yada insanlara sataşıp vakit öldürmelerini hiçbir şekilde adlandıramıyorum.
‘’ Herkes kötü hatta korkunç şeyler yaşayabilir, pislik gibi davranıp davranmamak senin elinde’’
O güzel bedenlerinizde ki kırmızı ışığı yakıp sevginin, aşkın, dostluğun ve en önemlisi gerçek senin varlığını tattığınızda bunca zamandır kendinizin, yani içinizde ki o kişi olamamamanın verdiği hiçlik ve ardından doğacak olan açlık olacak işte sizin karanlık sonunuzu getiren.Bu hayatta iken ne kadar da doyumsuz olduğunuzu oldukça geç görmenin acısını taşırken hayatın kötü yaşanmışlıklarını dillendirirken acınıza bile teşekkür etmek isteyeceksiniz.Tıpkı benim gibi.
Bu ortamda cilaları sürelim, ışıl ışıl parlayalım ve bir güzel eğlenelim, mutlu olalım.Her şeyin gözünüze mükemmel geldiği o anı beklemeyin, yoksa sizin için en doğru olan asıl mükemmelliği yakalayacağınız anı kaçırmanız an meselesi.
Ya seversin, ya da sevmezsin.Ya aşıksındır, ya da aşık değilsindir.Kısacası ya varsındır, ya da yoksundur.Aslında ikilem de kalmak bile pasif bir saçmalık.Kesinlik diye bir şey de var, tıpkı celladın baltası gibi.Kimsen ve neysen osun, sağıma soluma nerelerime bakarsam bakıyım hep bir yok oluş görüyorum ve yazılarımda yani bu küçük sohbetlerimizde (Yazıdan çok sohbet modundayım aslında hepiniz benim karşımda oturuyorsunuz da ben hiç susmadan konuşuyormuşum gibi.)Amaa maalesef ki dış dünya diye adlandırdığımız o yer bizim bu pozitif sohbetlerimizden daha sert ve karmaşık.
tanıştığım biri bana bir gün bu karmaşık dış dünya hakkında şöyle söyledi;
‘’Burası bir evcilik oyunu, sakın unutma.Anlat onlara neler yaşanıldı neler yaşatıldı sen masalları gerçek sanıyorsun, onlara da bu gerçeği göstermelisin.’’
Evet gerçekten de bir gerçek var, ama bu gerçek herkesin kendince yazıp oynadığı bir yalan…
|