Aliye Aybüke Özdemir‏
ogan.insan@gmail.com
Yazarın diğer köşe yazıları ...

Bütüteç:    

İyi geldi, Size Geldiler Mi?

Şanslısın diyorlar salaklar kafam kırık zar zor toparlıyorum zihnimi… Bu beyinle yaşamayı çocuk oyuncağı sanıyorlar. Yazmayalı yıl olmuştur ya da yıllar size unutmak üzereyim. Ben ölüyken konuşamam, yazamam. Birileri içimde öldükçe o pis, mayhoş, rezalet kokuyu ben yayıyorum. O yüzden tüm bu pislikten ben sorumluyum. Uzunca süre tüm seanslarımdan kaçtım. İçimi gasilhanede yıkamalıyım. Gerekirse yapışmış tüm o aile görünümlü ağdayı ovup çıkarmalıyım. Sonra bulut olup ağlasam da doğama karşı gelmem. Bahar getiririm. Bok getiririm! Baharı seven kim, tutturmuşlar bir bahar da bahar…

Tahtan eksik diyenler mi dersiniz, bu kadın çatlak diyenler mi, çok bilgili saygın bir kadın diyenler mi, ne dersiniz? Ben anlam karmaşası yaşamayayım da kim yaşasın? Aramda problem olmayan bir insanın, aramda neden olduğu bilinmeyen bir problem olan insanla problem yaşamaması için, sanki aramızda problem varmış gibi davranması problemini anlayamıyorum. Siz akıl sır erdirebildiniz mi? Sıyırmış olan benim ama, püf… Benim bağıran susuşlarım, yalan söylemeye dürüstlüğüm, korkacak cesaretim, öldürecek sevgim, güldürecek travmalarım, ağlatacak mutluluklarım tükenmiş, yok. Tüm bunların sınırındaki insanlardan kaçacak yollarım var. Hiçbir gelincik gibi rüzgârın huyuna meyletmedim. Gelincik de ne masum ad, canavar gibi hayvan oysa ki, neyse çiçeği diyelim şimdi günahını almayayım.

Çift görmeye başladım, sinirlendim mi ne? Eskiden içim dışım ikizdi. Onun yerine yazsaydım, iyi satardı. Her şeyin kaşarı oldum, bilen biliyor. Arada dönüp bakıyorum sanki 50 yıl uzağa sıçramış gibiyim, herkes geride kalmış. Bazıları hem geride makul gerici hem de ortalıkta yavşak sevici olmuş. Anlatacak acı bir şeyim de yok, mutluluk helvasıyım. Diğer anlatacaklarımı da anlayabilecek insanlar acı içinde, helvalarını şimdiden kavursam bile olur. Bol bol iftarlardan sonra çayınızla yersiniz. Ne olur ne olmaz, Müslümanın sevgisi ramazanda midesinden geçermiş. Kalbimi dinleyip dinleyip bizimkilerden gizli kafayı çekiyorum. Allah affetsin ama algılarım yüzünden tımarhaneyi boylayacağım. Bir de durmaksızın musiki şarkılara sarıp ne idüğü belirsiz acılar çekiyorum kızlar. Canım gereksiz insanları çekiyor, başımı belaya sokuyorum. Gülümsemeyin sakın, ağlayın hatta... Hayat ağlayan çirkin kadının teki, ben fotoğrafını çekiyorum! böyle çekiliyor ancak...

Sırtına dişlerimle yük olmak istediğim bir günyüzü var. Çünkü geceler kıtlıkla sınanan mahremiyet bölgesi, arta kalan hayal kırıntısı ve 14 saat, 5 kahve uzaklıkta bilmem kimler. (Bu konuya sonra girerim, şimdi toparlamam lazım) Mavi önlük giyip yakasını açsam, eserek koşsam daha iyi anlatırım muhakkak bilmem kimlere… Neyse şu an kahve kokan bornozlara yaraştım. Saçlarımı yastığa kırdım, yüzüm lavanta yağında pembeleşecek kadar utanmadı. Ona buna mayalandım. Çeyizime pusulalar bağladım. Birini sevdim. Hepsi pişti, mümkün oldu da pandemimiz kaldı babasını satayım… Üf kim alacaksa onu da…

Hiç sormayın, çok şanslı kadınım. Topal kedi sokağımızda ilk kahvaltıyı yaparken, kargalar güvercinleri henüz ağına düşürmemişken, martılar akşamdan kalmış kahveydi sigaraydı afyonun patına hasret uçarken; siz uyurken onlar uyurken... Aşk, sevda parklarda bok kokusu içinde sızmışken, bütün gün yayılıp bira tüketimi yapmak ve muhteşem bir uykuyla sevişmek yerine her sabah beni işe kadar götürüp bırakan, iştah açan, sabahları dönüştüğüm ejderhaya gülümseyen bir asığım var. Şanslı kadınım ben ve kendimi saadet tanrıçası ilan ediyorum. Şanslıyım tabi. Kimseye ihtiyacım yok. Çıkarsızım. Çok sevdiklerim var, hiç kimse için onları kırmam, kaybetmem, yormam. Bana iyi geldikleri için değil, sebebi yok. Olmayacak. İkameleri yok, eksiksizler. Mükemmeller falan. Geleceğimde olacak tüm canlılar, çok şanslı olacak. Yeter ki eşlik etsinler rüzgâr kalpli, güneşli, kardelen şarkıma nay nay nom. Saçmalayın Allah’a yakın bana uzak olun. Ben arada böyle kelam indiririm. Hasretle öpüyorum, iyi geldi. Siz nasıl hissediyorsunuz, iyi geldiler mi? Ogan İnsan



Tarih: 19.04.2021

Okunma: 1245
Paylaş Face
Paylaş facebook
Blog
Paylaş Blogger
Frien
Paylaş Friendfeed
Mysp
Paylaş Myspace
Twit
Paylaş twitter


Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısının tüm hakları lezce.com'a aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, alıntılanan sayfaya aktif link verilerek kullanılabilir.



Not: Bu sayfalarda yer alan Köşe yazıları ve okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan lezce.com sorumlu tutulamaz.

  Bu yazıya ait yorumlar

Yorum eklenmemiş

[Yorum eklemek için tıklayın]