Yelkovanın telaşı akreple beraber babamın da ömrünü yemişti. Meğer ne çok daire fethetmiş zaman ekseninde. Sol göğsündeki saatin tıkırtısı kesilmiş, tüm heybetli sessizliğiyle dimdik uyuyordu karşımda.
Hep karşı pencereden bağırırdı onu yazan bu kıza, kızına...
Kendi beyazını haykırırdı duru olanı paklamak niyetli. Şeffaflığımdan bilemezdi benliğimi. Ben epey karalanmış görünürdüm gözlerindeyken. Onlara baktığımda renkleri bozulmasın diye firar ederdim etrafından, gözlerime düşen tohumun karalığını incitemezdim. Öperim, nefesini duyamasam da o soğuk yanağının pürüzünden şimdi. Ürkmeden sarılırım, lafını işitmeden sokulurum şefkatine. Yeri belirginleşmiş gamzesi bir kere dahi benim yaşamıma çukurlaşmamıştı oysa ki.
`Affet` diyemeyeceğim kadar kızıyım onun. Ağlayamayacak kadar, duruşumdan taviz vermeyecek kadar kızıyım. Belden düşme bir hücresine hürmeten değil, organizmama şükran için değil, içimde heybetli bir kız var ettiği için hiç değil, onun için ağlayamıyorum. Kalıtımı vuruyor aklıma ani hareketlerimde, çiğnediğim onca yasağında ve hesap ödemelerimde öğrendim ki onun kızıyım. Bunları yaşatarak kendini tanıştırırdı bana bu inanılması zor sakince karşımda yatan ihtiyar delikanlı... O bile sömürmediğim duygularıyla sarsamazken, kimin yıkmaya kudreti var ki bu kızı, onun kızını? Ölüm ardında ki ağıtlardan değildir bu karalamalar. Hani o derdi ya; `İnsanlar; ölen için, o bu dünyadan ayrıldığı için ağlayıp hüsran, acı çekmezler; artık onsuz oldukları, o yanlarında olmayacağı, hayatlarındaki boşluktan, bencillikten göz yaşartıp toprağa sarılırlar ya da korktukları için bir sonra ki buluşma noktalarından yani ölümü hatırladıkllatı için üzülürler.` Haklıydı fakat yanılmıştı benim hakkımda. Dünya bir yana o bir yana iken, ben bir hayli kalabalıktım onda. Ben farklı bir kız evladıydım, fark edemediği kadar, etmeyi reddedişi kadar...
Seviniyorum, tebessüm ediyorum şuan, zamanında yanımda olmayışı, alıştırmayışı, onsuz eksik kalmayışım namına. Kızını düşünmüş meğerse babası.`Avun avun dur şimdi gönlüm` dedim biran içimden, dinlemiştir fakat duymazlıktan gelir o şimdi.
Hiç giydirememiştim ben dillendirirken nadir de olsa o cümleyi, söylediğini üşümüş çıplak yüreğim hiç duymamıştı. Yanına sırnaşmışken, bu kadar şah damarımda akan kendine yakınken üstümüzü örter belki de ilk kez o cümle.
Sıcağın rahmetiyle öperim hükümet vari ruhundan; asaletimin, asilliğimin sebebi...
`Seni Sevmekteyim`...
Ogan İnsan
|